menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bekçi Murtaza’nın hükümranlığı

6 0
15.11.2025

“Veteran Day” yani asker bayramı nedeniyle her yerin kapalı olduğunu son anda fark ettiğimiz için avare gibi yollarda dolaşıyorduk, müze gezmek yerine.

Kocaman bir binanın gepgeniş ve upuzun granit girişinde bir genç kaykayıyla kayarak “selfie” video çekimi yapıyordu ki binanın güvenlik personeli kapıya çıkarak onu kovdu. “Herkes medya fenomeni olma peşinde” diye az önce dedikodusunu yapmıyormuşum gibi bu sefer de “Binanızı yedi sanki önünde kayarak. Bekçi Murtaza işte, ne olacak” diye bu kez de güvenlikçiye kızdım.

Azı çoğu fark etmez, insanın eline yetki geçince nasıl da kolayca hükümdar rolüne büründüğünü “Bekçi Murtaza” filmi kadar etkili biçimde anlatan başka bir şey bilmiyorum. “İktidar zehirlenmesi” deyip sadece politikacılara sınırladığımız genel insanlık ayıbını tam da olduğu gibi aktarıyordu uzun yıllar önce izlediğim film. O gün bugündür dilime pelesenk oldu “Bekçi Murtaza” lafı.

Virginia eyaletinin Richmond şehrini geziyorduk. Çoğu yere yürüsek de hava dondurucu olduğundan farklı rotalarda epeyce de otobüs turu attık. ABD için çok şaşırtıcı bulduğumuz bir şekilde bedava belediye otobüsleri ile. New York için yapılan vaat hayal ürünü sayılsa da bu şehirde ulaşım gerçekten bedavaydı. Havaalanından otele giderken de, şehrin en ücra mahallerine giderken de, merkezde her durağa uğramayıp sadece kendine özel havalı duraklarında duran öteki otobüslere bindiğimizde de hiçbir ücret ödemedik. Bunu önceden öğrendiğimiz için araba da kiralamamıştık zaten.

Gökdelenleri olsa da en az 50 sene öncesinde yaşayan bir kasaba gibi olan Richmond’da otobüse binerken sürücüyü selamlamak, inerken teşekkür etmek gibi bir adet bile var. Belediye otobüsü sürücülerin herkesin yerine geçip oturmasını bekleyişlerini, çok yavaş hareket edenlerin son dakikada ayağa kalkınca epeyce geciken inmelerini bekleyişlerini, bisikletlerin otobüsün önüne asılmasını bekleyişlerini, tekerlekli sandalyede gelen olduğunda koltuğundan kalkarak önce rampayı açıp sonra kendisine ayrılmış bölmeye yerleşen tekerlekli sandalyeyi bizzat sabitleyip yeniden yerine geçişlerini yani sabır taşı oluşlarını İstanbul’un otobüs şoförleri ile kıyaslayarak izliyorduk.

Florida’da toplu taşımacılığın esamesi okunmadığından üç beş günlüğüne gittiğimiz bu şehirde otobüs şoförleri hakkında epeyce gözlem yaptık. Çoğu kadındı. Çoğu siyahtı. Çoğu çok kibardı. Çoğu denemeyecek özeller de vardı elbette.

Bir şoföre rastladık ki tam bir bekçi........

© Medya Günlüğü