“New Yorklu İmamoğlu”

Yağmurlu bir günde hızla geçen bir sarı taksi çamur banyosu yaptırınca “Burası tıpkı İstanbul” demiştim New York’u ilk gördüğüm gün çünkü ana caddeler hariç sokaklar yağmur sularıyla dolmuş çukurlardan geçilmiyordu. Ana caddeler de taşmış çöp kutularından.

Yeni yıl kutlamaları öncesiydi. Marka vitrinlerinin albenisiyle kamaşan gözlerim gösterişin ışıltısını kanıksadığında her köşe başını tutan zevksizliğe şaşıp kalmıştım. Filmlerde ışıl ışıl görmeye alıştığımız merkezdeki görkemli gökdelenlerin içleri bile Eminönü hanları gibi ıvır zıvırla tıklım tıkıştı. Apartman daireleri de eski Şişli binaları gibi dıştan süslü ama içten dökülüyordu vs. Bu muydu meşhur “Nuüyork”?

Sonrasında birkaç kez daha gördüm NY merkezini ve değişik mahallerini ama fikrim pek değişmedi; ha İstanbul ha NY şehri. Şıklığı güzelliği de var, entelektüelleri ve zevklisi de var ama pespayesi ve döküntüsü de bolca. Halkın kozmopolitliği açısından bile aynı. Bana kalırsa bu iki benzemez şehir huyu suyu bakımından tıpkısının aynısı.

4 Kasım günü New York’un belediye başkanlığını ülkenin malum yöneticisine muhalefet eden biri kazandı. Ocak 2026’da göreve başlayacak olan Zohran Kwame Momdani için Ekrem İmamoğlu gibi biri desek olur. Hakkında öğrendiklerimi aktarayım da benzerlikleri ve farklılıkları siz değerlendirin.

İlk göze çarpan özelliği gençliği. 80’liklerin iktidarındaki bir ülke için iyice genç; 1991 doğumlu. Milenyum kuşağından. Zaten hip hop ve rap dinliyor. Şarkı sözü yazmışlığı söylemişliği, müzik grubu kurup sokak müziği yapmışlığı var. Film oyunculuğu ve yönetmen yardımcılığını da denemiş.

İkinci en önemli özelliği eğitimli ve kültürlü oluşu. Öncelikle aileden kültürlü. Annesi Mira Nair, Hindistan kökenli, Yeni Delhi ve Harward üniversitelerinden mezun, kendi film şirketi olan, ödüllü pek çok film çekmiş, film işinden servet yapmış, Hindistan gerçekleri ve kadın ve çocuk hakları konusunda kalıcı izler bırakmış pek çok filminin saygın yönetmeni. Babası Mahmood Mamdani de Hindistan kökenli bir aileden. Tanzanya’da doğmuş Uganda’da büyümüş. Afrikalılara burs veren bir oluşum sayesinde seçilip geldiği Amerika’nın Pittsburgh Üniversitesinde politika bilimi okumuş.

Öğrenciyken sol eylemlere karıştığı için hapis yatmış. O da karışı gibi Harward Üniversitesinde master yapmış. Ülkesi Uganda’da politika yapmaya niyetlenip gitmiş, İdi Amin diktatörlüğünde İngilizlere sığınıp Uganda’dan kaçmış, vatandaşlıktan atıldığı için yurtsuz kalmış, Tanzanya’ya gidip diktatör İdi Amin karşıtı örgüt kurup Tanzanya-Uganda savaşına bulaşmış, Amin devrildikten sonra yine ülkesine dönmüş ama sonra Güney Afrika’ya göçmüş, ardında New York’a taşınmış. Afrika’da pek çok üniversitede ders vermiş, onursal diplomalarla........

© Medya Günlüğü