menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kazananlar, kaybedenler ve Türkiye’nin “başarı öyküsü”

10 0
16.10.2025

Dış politika çoğu zaman gerçeklerin değil, anlatıların savaştığı bir arenadır. Geride bıraktığımız hafta bu ilkenin adeta ete kemiğe büründüğü, tüm tarafların zafer ilan ettiği “mucizevi” bir barışa sahne oldu. Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde, Gazze’deki kanı durduran ateşkes anlaşması imzalanırken, podyumda her lider kendi zaferini kutluyordu. Ancak bu parlak tablonun arkasında, bir davanın tasfiyesi, bir örgütün bitirilişi ve reel politiğin soğuk gerçekleri yatıyor.

Günün başrol oyuncusu, şüphesiz, egosunu hem Tel Aviv’de hem de Mısır’da tatmin eden Donald Trump’tı. İsrail Parlamentosu Knesset’te içi boş, mantık hatalarıyla dolu, bölge gerçekliğinden kopuk bir konuşma yaptıktan sonra, Şarm el-Şeyh’te dünya liderlerini bir ev sahibi edasıyla ağırladı. Trump’ın anlatısında savaşın da, barışın da mimarı kendisiydi. Bu, “savaşa da destek olduk, barışa da destek oluyoruz” cümlesiyle özetlenebilecek, kendi içinde çelişkili ama son derece pragmatik bir yaklaşımdı.

Peki, bu anlaşmayla kim ne kazandı, kim ne kaybetti?

Bu sorunun en net cevabı, kazananın tartışmasız bir şekilde Netanyahu ve İsrail olduğudur. Netanyahu, 8 Ekim 2023’de ne vadettiyse, neredeyse tamamını gerçekleştirdi. Yıllardır kangren haline gelen Filistin sorunu dar bir alana, “Gazze ve Hamas sorununa” indirgendi. Hamas’ın askeri ve siyasi varlığı fiilen sona erdirildi. Direniş ekseninin sponsoru İran’a gözdağı verildi ve Hizbullah’tan Yemen’e kadar tüm vekil güçler bir kapana kısıldı. Arap dünyası, özellikle........

© Medya Günlüğü