Sokakta yaşayan hayvanların katledilmesini öngören yasa tasarısının meclisin gündemine geleceğinin duyulması üzerine, yasayı durdurmak için pek çok şehirde sokağa çıkan yeni bir hareket doğdu. Öncelikle şunu söylemek lazım, hayvanların hakları için mücadele eden binlerce aktivist daha önce de vardı. Sokakta yaşayan kedi ve köpekleri besleyen, yaralandıklarında peşlerine düşüp tedavi ettiren, barınaklara gidip durumu yerinde tespit eden, vegan beslenmeyi yaygınlaştırmayı savunan onlarca grup ve oluşum vardı. AKP’nin sokakta yaşayan hayvanları öldürmek istediği bir süredir bilinen bir şeydi, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse başka AKP’liler “başıboş sokak köpeği terörü” gibi sözlerle bu nefreti pompalıyor, gazeteleri, televizyonları ve sosyal medya trolleriyle AKP medyası ise bu propaganda üzerinden yaygın bir kampanya yürütüyordu.
Yasa henüz gündeme gelmeden önce kurulan Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi (HYÖ), bu meselenin politik olarak ele alınması gerektiğini ve ancak politik bir mücadelenin bu meseleyi yerli yerinde bir hatta oturtabileceğini savunarak kuruldu. HYÖ’nün temel çıkış noktası, sokakta yaşayan hayvanlara dönük nefret söylemiyle işçi sınıfına ve ezilenlere yönelen şiddetin aynı temelden beslendiği ve solun genel olarak hayvan hakları mücadelesiyle bağ kurmasının gerekliliğiydi. O güne kadar çeşitli girişimler olsa da sağcı, milliyetçi argümanların hâkim olduğu bir alana sıkışan hayvan hakları mücadelesine dönük bu politik müdahale (benzer hatta sahip başka oluşumların da desteğiyle) yasa gündeme geldiği andan itibaren kitleselleşmeye başladı, daha önceden hayvan hakları gündeminin uzağında duran solun önemli bir kısmıysa bu hareketle birlikte konuyla ilgilenmeye başladı.
Peki, hayvan hakları neden solun ve işçi sınıfının gündemi olmalı?
Yasaya karşı mücadele
Katliam........