Her şey cinsine çeker |
Değerli okurlarım, “Her şey cinsine çeker” ifadesi, hem insani ilişkilerde hem de doğadaki düzen içinde sıkça doğrulanan bir gerçeği anlatır. Bu söz; karakter, davranış, alışkanlık, değerler ve yaşam tarzı açısından insanlar ile olayların zamanla kendi benzeri olan yapılarla bütünleştiğini, benzerini bulduğunu ifade eder.
İnsanlar, tıpkı tarlaya ekilen tohumlar gibi, kendi toprağının kokusunu bulduğu yere yönelir. Bu bir benzerlik arayışı. Kimi huyuna benzerini çeker, kimi çıkarına benzeyeni, kimi de yarasına dokunanı. Aynı gölgenin altında duranlar birbirini bulur. Aynı rüzgâra alışanlar aynı yöne eğilir. Aynı dilden anlayanlar aynı kapıda durur.
Bu söz, yaşamın doğal akışına dair bir gözlemdir. Aynı karakterde, aynı amaçta veya aynı düşüncede olan insanlar birbirini çeker. Aynı nitelikteki davranışlar benzer sonuçlar üretir. Tıpkı suyun suya, toprağın toprağa karışması gibi; insan da, yaşamda karşılaştığı her şey de kendi benzerini bulur.
Kısacası, “Her şey cinsine döner” yalnızca fiziksel bir benzerlik ya da karakter yakınlığı değil; ruhun sesini duyanlara doğru yapılan sessiz bir yolculuktur. Ayrı yürür gibi görünsek de içimizdeki pusula hep tanıdığı yöne döner.
Bugün size yorumunu size bırakarak bununla ilgili öykü anlatmak istiyorum.
Vaktin birinde bir padişaha çok güzel bir tavus kuşu hediye etmişler.
Demişler ki “Bu tavus kuşunun eşi benzeri dünyada yok, çok cins bir hayvandır. Şöyle meziyeti var, böyle meziyeti var diye diye bitirememişler.”
Padişah hediyeyi kabul edip vezirine sormuş; “Bana hediye olarak verilen tavus kuşumu nasıl buldun?”
Vezir, “Bu tavus kuşunun bir kusuru var haşmetlim” deyince padişah hiddetlenmiş, “Nedir bakalım benim dünya da eşi benzeri görülmemiş tavus kuşumun kusuru ne?”
Vezir, “Haşmetlim önce siz bunu hediye edene sorun sonra söyleyeyim” deyince padişah çok merak........