Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, günümüzün en yaygın sağlık sorunlarından biridir ve dünya genelinde milyonlarca insanı etkiler. Kalp, böbrek ve beyin gibi hayati organlara zarar verme potansiyeli olan bu rahatsızlık, tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Hipertansiyonun fiziksel sebeplerinin yanı sıra, psikolojik faktörlerin de bu hastalığın gelişiminde ve seyrinde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Stres, anksiyete, depresyon gibi psikolojik durumlar hipertansiyonun hem bir sebebi hem de sonucu olabilir. Bu nedenle, hipertansiyonun yönetiminde psikolojik faktörlerin göz ardı edilmemesi, tedavinin başarısı açısından büyük önem taşır.
Öncelikle, stresin hipertansiyon üzerindeki etkisi çok büyüktür. Günlük yaşamın zorlukları, iş stresi, maddi kaygılar ve sosyal ilişkilerde yaşanan problemler, bireylerin stres seviyelerini artırabilir. Stres, vücudun “savaş ya da kaç” tepkisini tetikleyerek adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının salınımını artırır. Bu hormonlar, kan damarlarını daraltarak kalp atış hızını yükseltir ve kan basıncının artmasına neden olur. Kronik stres altında kalan bireylerde bu durum kalıcı hale gelebilir ve hipertansiyona yol açabilir. Bu nedenle, stres yönetimi,........