İrfan Öğretmenime Hürmetlerimle

Sevgili öğretmenim, en derin kalbi duygularımla selam ediyor, hasret ve muhabbetle ellerinizden öpüyorum. En kısa zamanda hiç kaybolmayan mütebessim yüzünüzü görmeyi umduğumu beyan ederek mektubuma başlıyorum.

Ah öğretmenim, siz gidince kuytularda tırnaklarını kemiren, sahipsiz sümüklü çocuklara döndük. Yakıtına su karışmış otomobil gibi tekliyoruz.

Bizi terk edip ansızın gidişinize hiç mi hiç anlam veremedik. Nice yorumlar yaptık ama hiç biri yerine oturmadı. Mutlaka yeni planlarınız, projeleriniz ve yeni öğrencileriniz vardır ama biz kabullenemedik işte. Biliyoruz, siz boş durmazsınız; koşar, koşturursunuz, yorulmak nedir sizin lügatinizde olmaz. Sanırım bu sebepten eski öğrencileriniz size “Lokomotif İrfan” demişler. Biz de size vagon olmaya çalışırken birdenbire lokomotifsiz kalıverdik. Gidişinizi bir türlü kabullenemedik. Her an bir yerden çıkıp “arkadaşlar ben gitmedim, bakın işte buradayım” diyecekmişsiniz gibi hayaller kuruyoruz.

Siz bize “arkadaşlar!” dedikçe kendimizi büyük adam gibi hisseder, işin doğrusu biraz da havaya girerdik. Peygamberimiz ’in; “İlim öğrettiklerinize saygı gösterin” hadisini söylediğinizde pek anlamamıştık. “Ne yani öğretmen, öğrencisine saygı mı gösterecek? İrfan Hoca da iyice abarttı” diye yorumlar yapmıştık. Ne var ki şimdi daha iyi anlıyorum, aslında sizin hep yaptığınız, uyguladığınız bir davranışmış bu. Belki de o sebepten sizi bir başka severmişiz. Bir de çok dikkat ederdim bazı öğretmenler gibi “ben sizin gibiyken, biz sizin yaşınızdayken, bizim zamanımızda…” ile başlayan cümleler kurmazdınız. “Arkadaşlar siz çağınızın adamı olun, kendinizi geleceğin şartlarına göre hazırlayın!” derdiniz.

Tarihi ve tarihteki kahramanları ne de güzel anlatırdınız. Sanki tarihte yolculuğa çıkardık. Alparslan’ın Anadolu’ya girişini, Fatih’in İstanbul’u fethini, Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethini öyle canlandırırdınız ki zil çalar da yarıda kalır diye ödümüz kopardı. Hoş teneffüse çıkmadığımız da olmuştur ya çoğu kere. Kolayına tartışmaya girmez, gereksiz övgü ve yergilerden sakınır, bize faydası olacak hususlara ağırlık verirdiniz. “Geçmişi unutmayın ama geçmişte de kaybolmayın. Maziden ve gelenekten aldığınız güçle istikbale yelken açın!” derdiniz.

Çoğu kere “Eğitimde en yüksek makam sınıfta olmaktır. İdarecilik bana göre........

© Maarifin Sesi