İnsanın üç kapısı

İnsanın üç büyük hakikati var: Kendisi, geleceği ve ölümü. İnsan âlemin içinde bir âlem olması nedeniyle hem kendisine hem de başkasına ait bir hakikattir. Göz ne görebiliyorsa, kulak ne duyabiliyorsa, el ne tutabiliyorsa hâsılı bütün uzuvlarımızın potansiyelleri neyi gerektiriyorsa bundan sorumlu olma işi insanın kendi hakikatidir. Bununla birlikte “zorunlu varlık”ın bize yüklediği vecibeler, bizim başkasına ait hakikatlerimizdir. Gelecek hakikati, yapıp ettiklerimizin doğal neticesi olarak ortaya çıkan bir hakikattir. Sorumluluklarımızın eylemleşmesiyle kurulur. Misal dürüst olmak, dürüst kalabilmek toplumsal bir ödevdir. Ödevlerin yerine getirilmemesi, onun toplumda yaygınlaşmasına, sonunda da toplumsal çöküşe yol açar. Bu nedenle hem geleneklerin kınaması hem de yasal cezalar, geleceğin sütunlarıdır. Bu tür disiplin müeyyideleri olmadan gelecek hakikati parıldamaz. Ölüm hakikati ise inançla başlar imanla somutlaşır. Künhüne vakıf oldukça âlemin, ölüm hakikati insana yoldaş olur, hatta öğretmen olur, belki de amir olur; adil bir amir, babacan bir öğretmen, sabırlı bir yoldaş olur. O halde insan, âlemdeki yerini bilme........

© Maarifin Sesi