menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlim, Erdem, Gelenek ve Gelecek

12 7
23.01.2025

Köklü bir kültür ve medeniyetten beslenen Âkif, bir kısım araştırmacıların iddia ettikleri gibi, mazisinden utanmamaktadır. Yeri geldiğinde ne kadar zengin bir ilim geleneğine sahip olduğunu hatırlatır. Zaman içerisinde yapılan yanlışlıkları ve hataları söylerken Mehmet Âkif’i, geçmişle ve gelenekle hesaplaşma içerisine girdiğini düşünmek makul bir tespit gibi görünmemektedir. O, mazisi olmayan bir medeniyetin geleceğinin de olmayacağını bilecek kadar şuurlu ve zihnî bir var oluş içerisinde olan mütefekkirdir. Köklerdeki erdemler, İslâm’ın kaynağından beslenir.

Mehmet Âkif, maziyle olan irtibatı hiçbir gücün kesemeyeceğini haykırmaktadır. Bir çınar gibi düşünür Şair; böylece o, mazi ile atiyi birbiriyle kenetler. Dallar gitse de, hatta gövde yok edilse bile, o sağlam kökler, yeni filizlerle uzun yüzyıllara dayanaklı ve mukavemetlidir. Yeni nesle Âkif, umutsuz olmamayı öğütler. Yaşanan sıkıntılar, darlıklar ve saldırılar, yeni dirilişleri gerçekleştirir. Yeis ve ümitsizlik, kökleri yüzyıllara dayanan bu medeniyetin mirasçıları için düşünülemez. Her çıkışın ve zorluğun, mutlaka bir inişi ve kolaylığı olacaktır. Nitekim Milli Şairimizin geleceğe ait beklenti ve tahminleri, onun dert ve kaygı ettiklerinin düzeldiğini, umut ettiklerinin de nispeten gerçekleştiğini göstermektedir.

Lâkin ister misin, oğlum, mütesellî olmak:

İctimâî bütün âmillere, kudretlere bak.

Bunların herbirinin kuvveti, mâzîye inen,

Kökü mikdârı olur; çünkü bu âmillerden,

En derin köklüsü en sağlamı, en hâkimidir.

Şimdi, sen bizdeki kudretleri eşsen bir bir,

Göreceksin ki: Bu millette fazîlet en uzun,

En derin köklere yaslanmada; hem sonra onun,

Bir mübârek suyu var, hiç kurumaz: Dîn-i mübîn.

Hâdisât etmesin oğlum, seni aslâ bedbîn…

İki üç balta ayırmaz bizi mâzîmizden.

Ağacın kökleri mâdem ki derindir cidden,

Dalı kopmuş, ne olur? Gövdesi gitmiş, ne zarar?

O, bakarsın, yine üstündeki edvârı yarar,

Yükselir, fışkırıp, âfâk-ı perîşânımıza;

Yine bin vâha serer kavrulan îmânımıza.

Vâkıâ ortada yüzlerce mesâvî yüzüyor;

Sen bu kâbûsu bütün şerre değil, hayra da yor.

Çünkü yoktur birinin kalb-i cemâ’atte yeri;

Arasan: Hepsi beş on maskara ferdin hüneri!

Bu cihetten, hani, hiç yılmasın, oğlum, gözünüz;[1]

Hakikat yolunda cesur, özgüvenle hareket etmenin büyük müspet sonuçları olmuştur. Âkif’in fikir ve eylemleriyle yaptığı mücadele, Osmanlı’da gerçekleşmemiş, ancak günümüzde önemli bir güç haline gelen Cumhuriyet’le nispeten müspet gelişme ve ilerleme (terakki)........

© Maarifin Sesi