Arafta Olan Eğitim Sistemi |
Günümüz eğitim sistemleri, çoğu zaman bir yön bulamamanın, bir ara bölgede sıkışmanın sancılarını taşır. Arafta olmak, ne tam olarak geçmişin izlerini sürmek ne de geleceğin ışığına tamamen adım atabilmek anlamına gelir. Eğitim bağlamında bu, ne öğrencinin ruhunu ve merakını besleyen bir sistemle tam bütünleşmiş, ne de yalnızca verimlilik ve performans ölçümlerine dayalı bir yapı olarak işleyen bir sistemle sınırlıdır. Bu ara konum, eğitim bileşenlerinin her birinde derin yankılar bırakır: müfredat, öğretim yöntemleri, öğrenci-öğretmen ilişkisi ve okul ortamı.
Müfredat, genellikle bir denge arayışının ürünü olarak karşımıza çıkar. Geleneksel beceriler ile modern bilgiler arasında sıkışan sistem, ne öğrenciyi derin bir kültürel bilinçle donatabilir ne de onu sadece teknik bilgiyle sınırlı, hızla tüketilen bir varlık haline getirmeye razı olabilir. Bu ara konum, öğrenmenin kendisine dair bir belirsizlik yaratır; öğrenciler neyi ne kadar öğrenmeleri gerektiğini, hangi bilginin kalıcı olacağını kestiremez. Böylece eğitim, amaç ve yöntemler açısından bir “yarım kalmışlık” hissiyle karşı karşıya kalır.
Öğretmenler, bu arada en görünür ve en derin etkiyi hissedenlerdir. Eğitim sisteminin net sınırları ve öncelikleri olmadığı zaman, öğretmenler hem müfredatı yetiştirme kaygısı hem de öğrencinin bireysel gelişimi arasında bir denge........