menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şehirde Yaşama Kültürü

5 10
12.01.2025

Tren istasyonun yanı başında park olarak düzenlenmiş yeşil alan var. Ağaçlar, çiçekler ve yemyeşil çayırlar. Beş koyun, bu alanda otluyor. Başında sopasına yaslanmış bir çoban.

Birkaç vatandaş ve istasyon personeli, bu duruma esaslı tepki gösterdi. Tepkiler üzerine koyunlarını parktan çıkaran çoban, gözden kayboldu. Bir ihtiyar, arkasından seslendi; “Evladım! Madem koyun güdecektin, köyünden ne diye geldin?”

Son sözün sahibi, ilçeye yeni taşınmış bu adamı üç aşağı beş yukarı tanıdığını söyledi. Bildiklerini bir çırpıda anlattı. Anlattığına göre; adam, köyünde ne var ne yoksa satıp savmış. İstasyona yakın mahallede bir gecekondu satın almış. Bahçeye küçük bir ahır kondurmuş. Gün boyunca koyunlarını gezdirip otlatıyormuş. Otlattığı yerler, daha çok park, bahçe ve boş arsalarmış. Boş arsalar eyvallah da park ve bahçelere girdiğinde işin rengi değişiyormuş.

Bu vakaya bir ilçemizde şahit oldum. Büyük küçük diğer şehirlerimizde durum nedir?

Oturduğumuz site veya mahalledeki parkı çevreleyen çitlere yıkanan yün ve çamaşırların serildiğine, balkonda mangal yakıldığına, kıyıda köşede kazanlar kaynatıldığına, izmarit dâhil türlü çöpün uluorta atıldığına her an şahit olabiliriz. Ya doksanlarda, İstanbul’un göbeğinde dördüncü kattaki evin balkonunda gece yarısına kadar davul zurna çaldırmaya ne demeli!

Gelin almak üzere geldiği site veya mahallede çifte davul zurnayla ortalığı velveleye verip yaktıkları havai fişeklerle güya çevreyi şenlendirenler, havaya silah sıkanlar, yolları kapatıp sözde eğlence yaptığını........

© Maarifin Sesi