“Diriliş, aslında bir edebiyat akımından çok, bir hakikat akımıdır.”
Sezai KARAKOÇ
Annelerin evlatlarına ettikleri dualardan biri de “Allah iyi kullarla karşılaştırsın.” duasıdır. Bu duadaki “iyi kul” ifadesini “iyi yazar” olarak da düşünmek mümkündür. En azından ben öyle düşünüyorum. Zira şahsiyetimizin, dünya görüşümüzün oluşmasında böylesi yazarların rolleri bir hayli fazladır.
Annem de bu şekilde dua eden biriydi. Duası kabul gören dualardan olmalı ki orta öğrenim için köyden şehre geldiğimde ilk karşılaştığım yazarlardan biri oldu Sezai Karakoç. 1960’lı yıllardan bahsediyorum. Orta okul yılları hikâye ve roman okumakla geçmişti. Lakin liseye başlayınca o muhteşem keşif gerçekleşti ve Sezai Karakoç ile “Yunus Emre” kitabı vasıtasıyla tanışmış oldum. Sonradan yüz yüze de tanışmış olacaktık ama burada sözünü ettiğim tanışma bu kitap yoluyla gerçekleşen gıyabi bir tanışma idi.
Şiir seçkisi bir yana bırakılacak olursa kırk sayfalık bir kitaptı bu. Döne döne okumuştum o zaman. Zira kitapta anlatılan Yunus bana menkıbelerini anlatan, ilahilerini söyleyen baba annemin anlattığı Yunus idi. O bana Yunus sevgisini daha çocukken aşılamıştı. Şimdi bu kitapla karşılaşınca uzun yıllar gıyabında sevdiğim bir büyüğümle karşılaşmış gibi oldum. Kitap o yıllardan beri elimden hiç düşmedi. Defalarca okudum. Konu bu noktada da kalmadı. Bir kompozisyon yarışmasıyla başlayan Yunus Emre’yi yazma hikâyem de bu kitabın etkisiyle oldu. Sonra kompozisyon metninden kitap çalışmalarına yöneldi bu ilgim. Şimdilerde de devam ediyor. Bunun gerek edebiyat gerekse düşünce anlayışımın oluşumunda önemi hayli çoktur.
Bu hikâyeyi neden anlattığıma gelince; diyeceğim odur ki bizim asıl öğretmenlerimiz yazarlardır. Onları şahsen tanıma imkânı bulmasak bile eserleri yoluyla nerede olursak olalım bizi eğitmeye devam ediyorlar. Karakoç da bu öğretmenlerden biri oldu benim için. Yunus Emre kitabıyla başlayan Karakoç okumaları diğer kitaplarıyla da devam etti ve kendisi külliyat halinde hem de defalarca okuduğum üç beş yazardan biri oldu. Bu tarz okuma, bir yazarı bütün yönleriyle tanımada yine tekrar okumalar anlatım dünyasının derinliklerine inmede bir hayli faydalı bir yöntemdir.
Neler mi öğrendim bu okumalarda? Her şeyden önce doğuyu da batıyı da çok iyi bilen çok birikimli bir yazarı okumanın fikri gelişimimde çok önemli rolü oldu. Elbette ki derdi İslam idi onun. Yaşadığımız medeniyet krizinde bir “diriliş” fikrini seslendiriyordu. Bu yüzden kendi düşünce paradigmasına bu adı vermiş ve bu adla dergi çıkarmış, yayınevi kurarak kitaplar yayımlamıştı. Geleneğe, köklere bağlıydı ama çağının........