Mustafa Özçelik: Bir Fıtrat Eğitimcisi Olarak Yûnus Emre

Fıtrat Eğitimi

Bu durum, insan nasıl yaratıldı ise dünyâda da o şekilde yaşaması gibi bir anlam çerçevesi içinde düşünüldüğünde bizi doğrudan doğruya fıtrata uygun yaşamanın bir eğitim meselesi olduğu sonucuna da götürecektir. İnsanın kendini tanıyarak Rabbini bilmesi ve bu bilginin kendisine kazandırdığı bilinçle yaşaması, yaratılış özelliklerini bozmaması, bozacak unsurlar elbette olacağından bunlara karşı fıtratını korunaklı hâle getirmesi gerekmektedir. Bu da bu tanıma süreciyle birlikte bir düşünce ve duygu eğitimini gerekli kılmaktadır.

Yûnus’un şiirleri bu mânâda hem kendine hem de kendi şahsında bütün insanlığa söylenilmiş eğitim değeri olan ifâdelerdir. Onun hemen her şiirinde bu konuya dâir bir özellik bulunmakla birlikte insan fıtratına dâir sözleri neredeyse sistematik bir şekilde “Risâlet’ün-Nushiyye” adlı eserinde yer alır. Öyleyse önce bu eserin mâhiyeti üzerine birkaç söz söyleyelim. Yûnus bahse konu eserinde önce insanın yaratılışından söz eder. Bu söz etme sâdece “nasıllıkla” ilgili değildir. Nasıl sorusuna cevap verir ama vurguyu daha çok “niçin” sorusuna yapar. Zîrâ bu soru olması gerektiği gibi cevaplandırılamazsa fıtrata yâhud insan eğitimine dâir söylenenler bir temele oturmayacaktır.

Fıtrat Nasıl Korunabilir?

Yûnus’a göre insan “anâsır-ı Erbaa” dediğimiz dört unsurdan, toprak-su-hava ve ateşten yaratılmıştır. Ama Allah ona aynı zamanda akıl, îman, bilgi ve sevgi nîmetlerini de vermiştir. Zîrâ böyle imkânlar olmadan insanın hayâtı boyunca fıtrat özelliklerini koruması, onun bozulmasına sebep olacak davranışlardan kaçınması mümkün olamayacaktır. Konu şöyle devâm eder: Yaratılıştan gelen müsbet ve menfî huylarımız beden ülkesinin başşehri olan gönle hâkim olma mücâdelesi verirler. Yâni içimizdeki cömertlikle cimrilik, kibirle alçakgönüllülük, kanâatkârlıkla ihtiras hep bir mücâdele hâlindedir. İnsanın fıtratını koruması da bozması da bunlardan hangisinin kalbe hükmettiğiyle alâkalıdır. Burada îman, akıl ve bilgi ise insanın en büyük yardımcılarıdır.

İnsan yaratılışı böyledir ama bu bilgi tek başına işimize yaramayacaktır. Hakîkat insanın can’ında saklı olduğu için insanın önce kendini tanıma, fıtratını bilebilme süreçlerinden geçmesi gerekir. Bu süreçler “İlim ilim bilmektir” mısrâıyla başlayan şiirinde belirtildiği gibi bilmek: 1. Bilgiyi bilmek 2. Kendini bilmek (bunu fıtrat bilgisi olarak da anlayabiliriz) 3-Hakk’ı bilmektir. Demek ki gerek bilgi edinmekten, gerekse kendimizi bilmekten maksad Hakk’ı bilmektir. Zîrâ Hakk bilinmeden onun bizi nasıl ve niçin yarattığı bilgisine de sâhip olamayız. Dolayısıyla kendimizi eğitme; iyi hal üzereysek bunu geliştirme, kötü hal üzereysek kendimizi değiştirme, dönüştürme anlamı taşımaktadır.

Nefsin Eğitimi

Bu durumda karşımızda korunması gereken fıtratımız ve onu korumak için gereken duygu, düşünce ve davranışlarımız var ve fıtratı bozacak durumlara karşı farkındalık oluşturarak mücâdele etmemiz gerekmektedir. Bir kimsenin kendi öz varlığı, öz benliği, kişiliği dediğimiz ‘nefs’in eğitimi de zâten böyle bir eğitimdir. İşte Yûnus Emre bu noktada karşımıza tam bir eğitici kimlikle çıkar.........

© Maarifin Sesi