Yılbaşı Yortusu ve Kültür Emperyalizmi ile Kuşatılan Müslümanlar!

Kültür emperyalizmi milletleri içten çökertmenin en etkili silahıdır.

Kültür emperyalizmi; emperyalist güçlerin kendilerinden daha zayıf ülkeleri siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan kendilerine bağımlı kılmak amacıyla kendi öz benliklerinden, kültür ve medeniyet değerlerinden uzaklaştırılması olayıdır.

Emperyal güçler tarafından başka ülkeleri silah zoruyla işgal edilip bağımsızlıklarına son verilmeleri hem uluslararası hukuka göre suç hem de çok maliyetli bir uğraş olduğundan; maliyetsiz, ekonomik ve siyasi açıdan alternatif bir sömürü mekanizması olarak kültür emperyalizmi formülü devreye sokulmuştur.

Sömürgeci ülkeler silahlı işgallere karşı bütün güçleri ile savunma mekanizmalarını ortaya koyarken, silahlı işgalden daha tehlikeli olan kültür emperyalizmi işgaline karşı bir tepki göstermemeleri ve hatta bundan hoşnutluk duymaları sebebiyledir ki günümüz Müslümanları batılı ülkelerin köleleştirilmiş tüketicileri haline gelmişlerdir

Tarihimiz milli, manevi kültür ve medeniyet değerlerimizin güzel hasletleri ile doludur. İmparatorluk davamız bizi biz yapan değerlerimize bağlılıkla 6 asır sürdürülebilmiştir. İnsanlık tarihinde yaşadıkları baskı ve dayatmalar neticesinde asimile edilen, zorla köleleştirilerek, kimlik ve kişilik değişimine uğratılan milletleri görmek mümkündür. Ancak tarih boyunca hiçbir toplum çağımızda yaşandığı gibi kendi istek ve arzularıyla varlık sebepleri olan asli değerlerinden, kimlik ve kişiliklerinden uzaklaşan milletler ne yazık ki ancak İslam coğrafyasında görülmüştür.

Yılbaşı kutlaması, Müslüman gibi inanıp, ecnebi gibi yaşamanın adıdır.

Bir ülkenin gerçek bağımsızlığının ve varlığının korunup korunmadığı coğrafi sınırlarının değişip değişmediği ile değil; din, dil, inanç, örf, âdet, gelenek, görenek, zevk, sanat ve ahlak gibi değerlerinin korunup korunmadığı ile ölçülebilir.

Kendi din ve medeniyet değerlerine şaşı bakan, batıdan gelen her şeyi şartsız ve sansürsüz kabul eden Müslümanların; batılılaşma, çağdaşlaşma, Avrupalılaşma. Asrileşme, modernleşme adı altında sunulan tuzaklara kapılmaları; Müslüman gibi inanıp, yemede içmede, giyinmede, tüketimde, oyun ve eğlencede, aile hayatında sosyal ilişkilerinde, ecnebi gibi yaşamaları; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yönden emperyalist güçlerin egemenliği altına girdiklerinin açık ça ortaya koymaktadır.

ABD’de Geoges Washington üniversitesinde çalışan iki görevlinin, dünyada Kur’an ahlakı ilkelerinin uygulanmasıyla ilgili 208 ülke halkı üzerinde yaptıkları anket sonucunda, Ülkemizin 103’üncü sırada yer alması, diğer İslam ülkelerinin de bundan farksız görünmesi Müslümanlık açısından hangi noktada olduğumuzun göstergesidir.

İslam coğrafyası kültür emperyalizminin kuşatması altındadır.

Devletlerin ve milletlerin hayatiyetlerini sürdürebilmeleri; kültür ve medeniyet değerlerine bağlı kalmaları, milli ve manevi hasletlerini korumaları ile mümkündür. Bu yüzden Emperyalist güçler geçmişte haçlı seferleri ve silah kullanarak yok edemedikleri İslam ümmetini kökten yıkmak için strateji değiştirerek din, dil, ahlak, edep, hayâ, örf, adet, gelenek, görenek gibi değerlerinden uzaklaştırmayı hedeflemişlerdir.

Sözlü, yazılı, görsel ve işitsel basın ve diğer sosyal iletişim ağları yoluyla........

© Maarifin Sesi