menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Osmanlıda Okuma Oranı Yüksekti ve Halk Cahil Değildi

9 1
08.11.2025

Osmanlı dönemi Türk milletini cahil addetmek bir Türkün fikri olamaz. Kur’an-ı Kerim okumayı bilen her Türk, mektep görsün görmesin yazıyı öyle ya da böyle okurdu. Kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç… Hemen herkes okuma bilirdi. Çünkü yazımız Kuran elifbasıyla yazılırdı.

Ahmediye,

Muhammediye,

Kara Davut,

Siret-i Nebi,

Envâr’ül Âşıkîn

Mızraklı İlmihali

Mevlid-i Şerif

Velayetname

Fütüvvetnâme

Hz. Ali Cenknameleri

Battalgazi

Danışmendgazi

Ebamüslim

Kıssa-ı Yusuf

Gazavatnâmeler

Destanlar (Geyik, Güvercin, Deve, Kesikbaş, Ejderha, İbrahim Edhem…)

Divanlar

Halk Hikâyeleri (Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha…)

Dinî ve tasavvufî kitaplar

Kırsalda veya şehirde çoğu evde yukarıdaki kitapların birkaçı muhakkak vardı ve bunları okul ve şehir görmemiş annelerimiz ve nenelerimiz kolaylıkla okurdu.

Osmanlı döneminde mektebe gitmeyenler veya kırsalda olanlar “yazma” konusunda çok iyi değillerdi. Çünkü yazmak kâğıt, kalem, mürekkep ister. Türk milletinin nüfusunun çoğu köylerde ve kasabalarda yaşardı. Dönemin şartları dikkate alındığında kalem kâğıt temin etmek her açıdan zordu. Buna rağmen köylerde de annelerimizden, nenelerimizden az bulunan kâğıda veya cildimizdeki bir yaranın etrafına şifa ayetleri, dualar, zırhlama yazanlar vardı.

Kıraat meclisleri, dinleme meclisleri yazılı ve sözlü kültürün yaşandığı, yaşatıldığı, hayatı kuşatan ve yöneten, sosyal hayatın her alanını biçimlendiren, kuşakların kimlik krizine düşmesini önleyen, kuşaklara bir medeniyet mensubiyeti hissini........

© Maarifin Sesi