menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gerçekleşen Rüyam, Üç Erkeğe Armağan

11 4
23.01.2025

Biricik yavruma kahvaltı hazırlamak için erkenden kalkmıştım. Doğruca mutfağa gittim. Perdeleri çekip camı açtım. Bahçeden gelen gül kokularını derince içime çekecektim. Birden birbirinden güzel yedi kuş pencereme kondular. Benden ürkmüyorlardı. Etrafa bir bakındım karşı binaların çatılarında kırk kadar aynı güzellikte bembeyaz kuşlar vardı. Arkadaşlarına mı yoksa bana mı baktıklarına kani olamadım. Lakin öyle güzel öyle güzel bakıyorlardı ki. Yanımdaki yedi kuşu unutmuş, kırk güzel kuşun güzel bakışlarına dalmıştım. Keşke anı dondurabilseydim. Keşke oğlum uyansa da, bu manzarayı görebilseydi. Eşim de görseydi bu özel gösteriyi.

Öyle dalmışken camdaki yedi kuştan üçü apansız eve daldı. İrkildim. Kanat çırpışları sabahın serinliği ile birleşince, kısa bir süre ürpermeme sebep oldu. Hemen toparladım kendimi. Mutfakta kısa bir tur attılar. Yemek masasının üstüne kondular. Acıktılar mı acaba? Galiba bir şeyler anlatmak istiyorlar diye düşündüm.

Kuşun biri benim tarafıma masanın ucuna geldi. Dönüp gerideki kuşlara baktım. Hepsi bizim balkona toplanmışlar. İş gittikçe esrarengizleşiyordu. Merakım derinleşiyor, kalp atışlarım hızlanıyordu. Heyecan ne zaman zirveye ulaşmış farkına varamadım. Masanın ucundaki kuş ”Kitap yazacağız sen de bize katıl” dedi. Kuşun konuşması beni korkutacağı yerde sakinleştirdi. Gülümsedim ”Kuşlar kitap mı yazacaksınız? Fazla uçmuşsunuz.” dedim. Kendimi kontrol edemedim sesli güldüm.”Kuşlar hiç kitap yazabilir mi?”dedim. Camdaki kuş ”Allah dilerse her şey olur. Ne çabuk unuttun kuşların Ebrehe’nin ordularını yenmesini.” dedi.”Size yem ve su koyayım. Balkonda yer içersiniz. Ben de oğlumu uyandırayım sizi görsün.” demeye kalmadı uçup gittiler. İlginç bir şekilde semada kayboldular. Bari oğlumu kaldırayım derken.”Anne haydi kalk anne!” diyen oğlumun sesiyle kendime geldim. Meğer rüya görmüşüm. Güzel rüyanın tesiriyle geç kalmışım.

Yavruma kahvaltısını aceleyle hazırlayıp yine de yaptırabilmiştim. Oğlum evden çıktığında servis geldi. Ucu ucuna yetişmişti. Başımı kaldırdım göğe doğru baktım. Gökyüzünde kuşlar uçuyordu. Eşimin önceki akşam balkonda yediği, çerez tabağından dökülenleri birkaç kuş gelip aldılar. Bekledim konuşmalarını ama nafile.

Kitap yazmak…

Gördüğüm rüyanın tesiri altındaydım. Kitap yazmak. Kuşlarla birlikte yazmak. Aslında kitap ortak ürün olacaktı. Kuşlar ne diyordu ”Kitap yazacağız sen de bize katıl”. Kitap yaz demiyorlardı, bize katıl diyorlardı.

Kendime kahve yaptım. Kahvemi yudumlarken zaman penceresinden atladım geçmiş zamana. Hiç unutmadığım anımı zaman penceresinden geçince tekrar hatırladım. Hatırlamakla kalmadım capcanlı yaşadım. Kendimle gurur duymuyorum bir hüzün yumağı etrafımı saran. Ama sanırım canım babacığım benimle gurur duyuyor.

Ben üç çocuklu, kendi yağıyla kavrulan, memur maaşıyla geçinen bir ailenin en büyük çocuğuyum. Lise son sınıfa giderken biraz da bilinçsizce üniversite sınavına hazırlanıyorum. Kendimce bir âdet edindim. Okuldan gelince yatıyor gece kalkıp ders çalışıyorum. Sessizlikte daha iyi anladığımı fark etmiştim. Bu şekilde gece çalışmalarımı uzunca bir süre devam ettirdim.

Babam karakol amiriydi ve her gece geç gelirdi. Haftada bir gün izinliydi. Biz babamızı ancak haftalık izninde görürdük. Ben gece kalkıp ders çalıştığım için beni babacığım kaldırırdı. Babam gece 1.00- 1.30 gibi işten gelir, beni kaldırır, kendisi yatardı. Dolayısıyla her gece........

© Maarifin Sesi