menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küçük Bir Ölüm

22 0
14.01.2025

Okunmayı bekleyen onlarca kitap masanın üstünde dururken ve okuma açlığı gözümü karartmışken yazmak zor. Her yazı konusu, okumayı istediğim bir kitaptan vaz geçmem demek. Bir çırpıda döktürenlerden değilim. Bazen bir cümle için bir saat harcarım. Konuklarına yemek hazırlayan titiz ve becerikli bir annenin hali neyse benim de yazı yazma sürecim ve yöntemim bundan farklı değil.

Yemeğini lezzetli bulduğumuz kişiye, “Sizin yemeklerinizin lezzeti bir başka. Bunun sırrı ne?” dediğimizde, mutlu bir gülümsemenin eşlik ettiği “Bir tutam sevgi koyuyorum” sözünü hangimiz duymadık? Yazı süreci de özel konuklar için hazırlanan yemeklere verilen zamanı ve özeni ister. Okuyucuya saygının gereği.

Dünyada en çok tüketilen yiyeceklerin başında “fast food” çeşitleri gelir. “Alışmış kursak bulamacını ister.” Fast fooda alıştırıldık. Fast food saltanatını güçlendiriyor. İçinde sevgi yerine bolca katkı maddesi var.

Yazının da, kitapların da “fast food”u var. Artık en çok tüketilen yazılar fast food türleri. Sosyal medya bu türü öne çıkardı. Kısa metinler, aforizmalar. İçeriğin önemi yok. Derin anlam taşıdığı algısı versin yeter. Gazete yazarlarının büyük bölümü de, hem okur tercihinden hem az zaman aldığı için fast food tarzını benimsediler.

Yazar aynı zamanda bir okur. Yani öyle olması gerekir. Yazarın nasıl okur olduğunu yazdıklarından, yazısının içeriğinden anlayabilirsiniz. Meyve misâli, ya olmuştur ya hamdır.

Öyle yazarlar var ki, “Bu adam, ömrü boyunca kaliteli bir metin okumamış” diyorum. Ortada hem meyve yok hem meyve kokusu. Herkes yazar oldu (!) Okumadan yazmaya giden kestirme yolu bulmuşlar (!) Yazdıkları samimiyetsiz, özensiz, tatsız, tuzsuz.

Arjantinli yazar Jorge Luis Borges “Okumayı, yazmaktan daha kıymetli bulurum. Okumak yazmaktan öte bir iştir, daha uysal, daha uygar, daha entelektüeldir” diyor. Borges, böbürlenerek, yazar değil, profesyonel bir okur olduğunu da sık sık dile getirirmiş.

Her okuyucu bir sanatçı olmasa da okumanın bir sanat olduğunu düşünürüm. Bir yazara göre, “İyi okuyucu sayısı, iyi yazar sayısından daha az.”

Lewis Carrol’un “Alice Harikalar Diyarında” adlı kitabının giriş cümlesi şöyle:
“Alice, ırmağın kıyısında, ablasının yanı başında hiçbir şey yapmadan öylece oturmaktan sıkılmaya başlamıştı; ablasının okuduğu kitaba bir iki kez şöyle bir göz attı; ne ki kitapta ne bir resim vardı ne de konuşma, ‘İçinde resim ve konuşma olmayan bir kitap, ne işe yarar ki,’ diye geçirdi aklından, Alice.”

Büyük İkramiye Sevinci

Yeni yılda okuduğum ilk kitap, Muhammed Hasan........

© Maarifin Sesi