Az gittik uz gittik veya Öğretmenlik Meslek Kanunu

“Az gittik uz gittik. Dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz.” Masallarımız genelde böyle başlar ve çağrışımları da güzel olur. Güzel bir masalın başlangıç cümlesine yakışan bu terkip bizim hayatımızın yakıcı gerçekliğini gösteren bir ifade. Gerçekten de bütün yaşadıklarımıza rağmen sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi kendimizi aynı yerde görmeye devam edebiliyoruz. Bunun en çarpıcı örneği bu aralar TBMM’de görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu. Son iki yıl içinde epeyce tartıştığımız konu Mecliste görüşülen taslak dikkate alındığında bir arpa boyu yol almadığımızı gösteriyor. Bakanlığın kendi tasarrufu üzerinden hayata geçmesi planlanan bu taslak yasalaştığında Türkiye bir adım ileri gitmiş olmayacak hatta yerinde sayılmış bile olmayacaktır maalesef. Her düzenleme neredeyse bir önceki halimizi aratan bir duruma yol açıyor.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili iki yıl önce yaptığım değerlendirmede böyle bir kanun keşke olsaydı ifadesini kullanmıştım çünkü bahse konu kanunu bir meslek kanunu olarak nitelemek gerçekliği manipüle etmek demekti. Konuşmalar, tartışmalar, arayışlar, yargı süreci vs. derken bugün tekrar kanun taslağı üzerinden mevzuyu konuşuyoruz. Ancak konuşmaktan, diyalogdan ziyade herkes bildiğini okumaya devam ediyor dersek daha doğru olur. Bakanlık kendi bildiğini okuyor, kendi okuma şeklinin en doğrusu olduğunu belirtiyor. Ancak ÖMK’nın varlığını ve meşruiyetini çerçeveleyen anlamlı bir analiz olmadığı gibi meslek kanunu da anlamlı bir içerikten de yoksundur. Dile gelmeyen bir sorunları görünmez kılmayı amaçlayan düzenlemenin anlamlı bir dayanağının olduğunu da belirtmek güçtür. Anlaşıldığı kadarıyla atanmayı bekleyen öğretmen adaylarının gittikçe artan sayısı önünde bir baraj oluşturmak........

© Maarifin Sesi