Ünlü yazar Sabahattin Ali, ‘‘Ben kaybetmekten korktuğum her şeyi özgür bıraktım’’ demiş. Bayılıyorum böyle güzel sözlere.
Bu, aynı zamanda Budizm’in temel felsefesidir. Buda’nın öğretilerine göre, insanlar mutluluk arayışında geçici şeylere bağlanırlar. Bu bağlılıklar, insanlığın acı verici tutkulara sahip olmasına sebep olur ve onları kaybettiklerinde veya kaybetme korkusuna düştüklerinde acı çekerler.
Bu nedenle, ruhsal açıdan özgürlüğe kavuşmak için insanlara ya da eşyalara sahip olmak gibi saplantılara kapılmamalıyız.
Yani sahiplenme güdümüzden ve beklentilerimizden kurtulmayı başarabilirsek, acılardan da arınabiliriz.
★★★
Bizim toplumumuzda ise geleneksel kadın-erkek ilişkileri direkt olarak sahiplenmeye dayalı. Biri sahip, diğeri ise mal kıvamında...
Felsefe olarak ‘‘Ya benimsin ya kara toprağın...’’ benimsenmiş. Genelde kadınların mal gibi sahiplenildiği ve sahiplenen erkek tarafından ister dövülüp ister sevildiği toplumumuzda, bu felsefe maalesef çok sık uygulanmakta.
15 Ağustos'ta Akhisar'da 37 yaşındaki Yılmaz Akman, 19 yaşındaki dini nikahlı hamile eşi S.N.A.’yı, 3 yaşındaki oğlunun önünde, sokak ortasında öldüresiye döverken, etrafındakiler sanki televizyonda dizi izler gibi onları seyrediyorlardı. Sebep ise dini nikahlı ve hamile olan eşini köye gitmeye ikna edememesiydi. Bu yüzden, sokak ortasında, hem de 3 yaşındaki oğlunun önünde öldüresiye........