Sessiz Sandıkların Çağı: Bahçeli’nin Kıbrıs cümlesi neyi değiştirir?
Dünya yüksek sesle tartışıyor; kararlar ise en sessiz anlarda veriliyor.
Kuzey Kıbrıs’ta sandık kuruldu ama seçmenin yarısından fazlası gelmedi. Bu, seçim takvimine düşülmüş bir dipnot değil; 21. yüzyıl siyasetinin en çıplak cümlesi: “Güvenmeden oy vermem.” Sessiz sandık, kötü aday listelerinden ibaret değildir; yorgun kurumların, dağınık devlet aklının ve boşalan gelecek tasavvurunun sonucudur.
Tam bu sessizliğin üstüne, Ankara’dan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışı geldi: “Katılım bu kaderi belirlemez; federasyon masalı kapansın, ”Kıbrıs Türkiye’ye bağlanmalı. Kimine sert, bana göreyse çıplak bir gerçekçiliğin ilanı: Kıbrıs, Türkiye’siz masa kaldıramaz; Doğu Akdeniz güvenliği Türkiye’siz dizayn edilemez. Bu yalnız Ankara’ya değil, Brüksel’e, Londra’ya ve Atlantik hattına söylenmiş bir cümle.
Benim tezim net: Dünya, diplomasinin nezaketinden caydırıcılığın muhasebesine geçti. Adı da belli: Garantörlük Çağı. Barışı artık niyet değil, kapasite koruyor. Kıbrıs bu yeni çağın laboratuvarı.
Düşük katılım bir rejim eleştirisidir: “Seçim var; seçenek yok.” Neden?
* Denetim aşınması: Denetlenmeyen kurum önce rehavete, sonra keyfiliğe, sonunda çürümeye kayar.
* Disiplin erozyonu: Kural işlemeyince liyakat buharlaşır, sadakat kural olur.
* Liyakat kaybı: Devlet “işi iyi yapana” değil “yakına” yaslandığında vatandaş sandığa yabancılaşır.
Bu tablo yalnız Kıbrıs’a özgü değil; Washington’dan Berlin’e, Tel Aviv’den Moskova’ya kadar tartışmanın özüne sızmış durumda. Çözüm büyük laflar değil, net bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden