Ayak Yorgana Göre: Barut Fıçısının Üstünde Denge Ararken

Dünya bir fırtınanın ortasında. Ama kimse camdan dışarı bakmıyor.
Herkes kendi evinin perdesini çekmiş, haberleri kısık sesle izliyor.
Sokakta duyulan ses artık dövizin değil, iç sıkıntısının sesi.
İnsanlar para konuşuyor ama aslında korkuyor.
Güvensizlik bir virüs gibi yayılıyor; ekranda değil, kalpte başlıyor.

Kasalar boşalıyor, borç büyüyor, faiz soğuk bir gölge gibi her haneye düşüyor.
Ama asıl eksilen hesap değil; insanların tahammülü.
Kimse cebini düşünmüyor artık, huzurunu arıyor.
Altın kuyruğuna giren zengin olmayı değil, huzurlu kalmayı istiyor.
Çünkü umut azaldıysa, güven yer değiştirmiştir.

Siyaset dünyasında taşlar yerinden oynuyor.
Trump bir gün Putin’le konuşuyor, ertesi gün Çin’e rest çekiyor.
Avrupa kalkan planları çiziyor, silahlanma çağrısı yapıyor.
Ama pencereyi açan herkes biliyor ki, soğuk mutfaktan geliyor.
Tenceresi kaynamayan bir evde en son konuşulacak şey uzay savunmasıdır.

Gazze’de barış kelimesi telaffuz ediliyor ama kimse susan çocukların gözlerine bakmıyor.
Kudüs artık bir şehir değil; insanlığın terazisi.
Türkiye bu........

© Kocaeli Koz