menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ankara’nın sessiz hafızası: Cebeci Asri Mezarlığı

14 16
27.10.2025

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Kentsel bir duygunun yoğunlaştığı kapılarından girdiğinizde, caddeleri, sokakları, meydanı peyzajı ile küçük bir kent modeli karşılar sizi. Ada parseller arasında patika yollardaki toprak, ayak tabanınızı okşar. Ankara taşından duvarlar, setlemeler adımlarınızla birlikte ritminizi belirler. Gözleriniz doğal bir labirentin içerisinde bir isimden başka bir isme kayar gider.

Ağaçların dalları arasından süzülen ışık, ağıta dönüşen rüzgârın uğultusu, taşların ve anıtların üzerine düşen dans eden gölgeler, varlığınızla birlikte zamanın katmanlarını fısıldar size. Her taşın anıtın her ismin bir hikâyesi vardır. Binlerce tarihsel hikâyenin arasında yürümek, ölümü yaşamla, geçmişi gelecekle buluşturan bir andır. Bu haliyle bir mezarlıkta değil, bir orman yâda bir park mezarlığında geziyor gibisinizdir. Gözlerinizden hiç uzaklaşmayan mezar taşları bir kentin kültüründen sanatına, politikasından, demografisine kadar tarihsel bir çerçeve sunar. Ankara’nın tarihinin sessiz yükünü taşıyan Cebeci Asri Mezarlığı bir kentin arşivi gibidir. Ankara’nın planlı döneminin bize emaneti o arşivdeki her bir hikâyeyi alıp gün yüzüne çıkarmak, mezar taşlarından bir tarih okuması yapmak, o kentin yaşayanlarının geçmişe duyduğu vefa geleceğe dair sorumluluğudur.

Cebeci Asri Mezarlığı’nın yukarıdan bakıldığında fil ayağına benzeyen planıyla mimar bize bir mesaj verir. Almanya’da doğan ve Hitler faşizminden kaçıp genç Cumhuriyetin kollarında yeniden yaşam bulan mimar Martin Elsaesser imzasını taşıyan tasarım, ölüye saygının sadece insana özgü olmadığını bize anlatır. İnsanın dışında ölülerini ziyaret eden tek canlıdır Fil. O fil ayağı formu bir duygunun, yaşam ve ölüm döngüsünün izidir. Patikalar, mezar adaları, topoğrafya ile yükselen ve alçalan zeminler, anıtlar, merkeze doğru filin parmakları gibi uzanan her kol farklı bir aileyi, farklı bir inancı ve katmanı taşır. Bu katman kent yaşamının kendisidir. Kimi zaman görülmek istenmeyen, unutturulmaya çalışılan sessiz bir hafıza gibi.

1935 yılında yarışmayla elde edilen Cebeci Asri Mezarlığı projesi 1938 yılında tamamlanır. Bu proje Türkiye’nin mezhep ayrımı gözetmeden demokratik ve hiyerarşik olmayan ilk tesisi olarak tarihi geçer. İlk defin 1941 yılında........

© Kısa Dalga