Görünenin yönetildiği bir dünyada seçilen gerçeklik

Gerçek artık tek parça bir bütün değil; herkesin kendi elinde şekillenen, kırılıp çoğalan, ışığa tutuldukça rengi değişen bir yüzey. Sosyal medyada paylaştığımız her fotoğraf, her cümle, her hikaye o yüzeye bir renk daha ekliyor. Sosyal medya, hayatlarımızın resmi olmayan arşivi gibi çalışıyor.

Yaşadığımız şeyleri anlatırken birden fazla versiyon arasından seçim yaparak anlatıyoruz. Mutlu olduğumuz anın daha ışıklı, daha düzenli, daha derli toplu bir görüntüsü varsa onu koyuyoruz. Bir hikayenin yalnızca bir bölümünü paylaşınca, bütün resmi kontrol etmek, ilişkileri yönetmek ve algıyı yönlendirmek kolaylaşıyor. Bu yeni düzen, gerçeğin kendisinden çok, gerçeğin dolaşıma giren haline güç veriyor. Böylece olan değil, gösterilen esas kabul ediliyor.

Bugün bir olayın ne kadar gerçek olduğu değil; hangi açıdan çekildiği, hangi cümleyle paketlendiği ve hangi hızla yayıldığı önem kazanmış durumda. İnsanlar gerçeği değil, kendi işlerine yarayan bakışı sahipleniyor. Bir mekan, bir ilişki, bir duygu hepsi birer kurgu ihtimaline dönüşüyor. Çünkü sosyal medya yalnızca gösteri alanı değil, aynı zamanda bir düzenleme stüdyosu.

Bir paylaşımın altındaki yorumlar bile gerçeğin algısını büküyor. Bir hikayeyi önce kim anlatırsa, o hikaye çoğu zaman doğru olarak kabul ediliyor. Bu yüzden, dijital çağda gerçeğe ilk dokunan değil, gerçeği ilk biçimlendiren kazanıyor.

LinkedIn ve benzeri platformlarda çalışma hayatı, neredeyse bir başarı belgeseline dönüşmüş durumda. Her hikaye........

© Kısa Dalga