650 kilo demir mi ağır, hukuk mu? |
Bursa Adliyesi’nde başlayıp, pek çok mahkemeye yayılan davalar zinciri adaletin karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Yaşar Nazım C.’nin 10 yıla yaklaşan hukuk mücadelesi nihayet Yargıtay’da sürecek.
Yaşar Nazım C.’nin hayatı 24 Temmuz 2016 günü kayıp üzerine düşen 650 kiloluk bir parçayla değişti. Bacakları birkaç yerinden kırıldı, sol ayağı bilekten koptu, hastaneye kaldırıldı, bir dizi ameliyat geçirdi. Hayatını kabusa çeviren olaylar bu kazayla başladı. Önce eski ortağı Mehmet S.’nin “tefecilere borçlandığı” söylendi, aynı çevreden tanıdığı Levent A.’da Mehmet S.’nin dövüldüğünü gördüğünü, 400 bin lira ödenmezse başına kötü şeyler geleceğini anlatıyordu. Mehmet S. ve Levent A. Yaşar C.’nin evine gelip Rahmatullah Y. adlı hiç tanımadığı birinden 200 bin lira aldığı, buna karşılık iş yerini sattığı yolunda bir protokol imzalatmaya çalıştı. Kuşkulanmıştı, imzalamadı. Öfkelenen Levent A. “o zaman başına geleceklere katlanırsın” dedi ve gitti.
Yaşar Nazım C. eski ortağı Mehmet S.’ye vefa borcu hissediyordu, avukatı Sefer Bülent Y.’yi aradı. Avukat Y. Mehmet S.’nin kendisine de geldiğini, 2015 yılında imzalanan senetler olduğunu, hazırladığı protokolle sadece iş yerinin bulunduğu alanı devrederek borçtan kurtulacağını söyledi. Yaşar Nazım C. avukatının hazırladığını zannettiği protokolü imzaladığında sadece işyerini değil, her şeyi kaybetti.
Çünkü avukatının protokol karşılığı geri aldığını söylediği biri 50 bin, diğeri 200 bin liralık senet icraya konmuştu. “Ne oluyor” dediğinde avukat iki senedin üzerinde “iptal” yazan fotoğraflarını gönderdi. Borçtan kurtulduğunu zanneden Yaşar Nazım C. 25 Ağustos’ta eşiyle birlikte hastaneye gidip, ameliyat olduğunda felaketlerin ikinci perdesi başladı. Eşinin davranışlarındaki tuhaflık, “çöp atmaya” diye çıkıp ortadan kaybolmasıyla belirginleşti. Kıpırdayamaz halde yatıyordu, güç bela bir sağlık kabinine ulaştı. Gelenler üç katlı villadaki bütün eşyaların boşaltıldığını söylediğinde önce hırsızlık kurbanı olduğunu zannetti. Ama ortada daha karmaşık bir şey vardı. Sis perdesi dağıldığında kapıda olması gereken biri Mercedes marka üç araç, telefonları, bilgisayarı, defterleri hepsi gitmişti. Polise gitti, dört kez ifade verdi, ardından koltuk değnekleriyle güç bela savcılığa ulaştı, derdini anlattı. Araçlarına, şirketine, evine haciz konmasına neden olan senetlerin izini icra dairesinde buldu, bu avukatın kendisine “iptal edildiğini” söylediği senetlerdi. Üstelik icra takibiyle alacaklarına da el konuyordu. İcra işlemlerinde de........