"Tren Hattı" tayfası: Toplu ulaşım güzergahları suçun rotasını nasıl belirliyor?

Cengiz ERDİNÇ

Sabah saat dokuza doğru. Kırk üç durağın yarısından fazlasını geride bırakan Marmaray, Gebze’yi geçip Süreyya Plajı istasyonuna girdiğinde gitar ve keman eşliğinde o Ahmet Kaya şarkısı vagonda patlayıveriyor; “İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi? / kavgalar kansız biter mi?/Bir mavzer çığlığında seni aramak var ya/Bu hep böyle böyle gider mi?”

16 Kasım, Ahmet Kaya’nın ölüm yıldönümü.

Halkalı’da, yoksul mahallelerin arasından yola çıkan gıcır gıcır vagonlar Anadolu yakasının pahalı semtlerinden, Fransız balkonların ve sıkı sıkıya kapalı motorlu panjurların arasından, yeniden fabrika semtlerine, işçi mahallelerine, çiğ köfte ve börekçi tabelalarının kalbine ilerliyor.

Marmaray vagonları, Gebze otogarına açılan yan yolda bezgin yüzleriyle kimlik kontrolü yapan iki genç kadın polisin yanından geçip gidiyor. İstanbul’a girenleri, İstanbul’dan çıkanları saymanın mümkün olmadığının farkındalar, yine de şanslarını deniyorlar.

Mahalle tıraşlı müzisyen, ince uzun parmaklarıyla Türk müziğine ait o şaşmaz "Si bemol Mi bemol" akorunda yürüyor: “Kendine iyi bak, beni düşünme, su akar yatağını bulur”. Kendine iyi bakmanın imkân ve ihtimali yok, o da biliyor, hepimiz biliyoruz.

Tepede bir parça bırakılıp ense ve şakakların sıfıra vurulduğu bu tıraş şekline Taskafa dense de asıl adı mahalle tıraşı. El Salvador’da “Edgar” adını alan bu tıraş şekli çete alameti sayıldığı için suça savaş açan Devlet Başkanı Naib Bukele tarafından okullarda zinhar yasaklandı. ABD’nin Güneybatı eyaletlerinde Latin gençler arasında 2010’lu yıllarda başlayan bu moda “956 cuh” şarkısından ilhamla “Cuh” adını aldı. (956 Rio Grande’nin bölge kodu, Cuh da Hispanik argoda kuzenin kısaltması) Meseleyi Meksika yerlilerinin Takuache saç kesimine kadar geri götürenler de var.

Marmaray’ın katettiği bu coğrafyada başka alametler de var. Gerçeğinden ayırt edilemeyecek beyaz, apartman tabanlı spor ayakkabılar, düdük gibi dar paçalı pantolonlar, şekil gözlükler. Bu gençlerin büyük bölümünün şiveleri, seksen, doksan yıl kadar önce dağlarda iç çekip, tek elle tütün saran şaki dedelerinin ruhunu çağrıştırıyor.........

© Kısa Dalga