Geçen gün sosyal medya hesabımdan şöyle yazdım: “Susuz ve elektriksiz bir yaza merhaba…Becerebilen delirsin…”
Lakin dün yazdığım bu iletiye bugün yeni bir ekleme yapmak durumda kaldım. Sebebiyse bir yangın.
Çünkü dün Kufez yakınlarında kuru otların tutuşması sonucu çıkan yangın, yine o bilindik tartışmayı da beraberinde getirdi: “Yangın helikopteri neden yok?”
Ben bu satırları yazarken Kufez yangını hala daha kontrol altında değildi. Bu arada dün çıkan ve ucuz atlatılan yangın sayımız ise 5.
Ama biz konumuza dönelim.
Efendim, helikopter konusu yaz aylarımızın “beylik” tartışmalarından bir tanesidir.
Geçen sene Türkiye tarafından adaya konuşlandırılan helikopter sorunlara bir nebze çare olmuştur belki ama sorun kökten çözülmemiştir. Bu sene bu helikopterin geleceğiyse belli değildir.
Hele de Türkiye’nin başının hem yangınlar hem de hava söndürme araçları konusunda belada olduğu düşünülürse, bu sene bu helikopterin gelip gelemeyeceği meçhuldür.
Bakınız, birine bir şey ima etmeye çalışmıyorum ama ana kucağında devletçilik oynayacağınıza, misal, Ersin Tatar ve Zorlu Töre’nin rekor yurt dışı ziyaretlerini makul seviyeye indirip, tasarruf edip, buradan bir helikopter alabilirisiniz.
Olmadı, Londra’da gereksiz hamaset konferansları düzenleyip milyonları sokağa atacağınıza yine helikopter alabilirisiniz. Örnekler çoğaltılabilir elbet.
Ama tüm bunların yerine ağlama ve sızlama yapılmakta, hiçbir önlem alınmamakta, memleket ise cayır cayır yanmaktadır.
Geçen sene çok şanslıydık, büyük bir yangın çıkmadı. Ondan önceki sene Akatu ormanlarını kaybettik.
Bu seneyse rekor sıcaklıklar bekleniyor. Bu da yangın tehlikesinin çok büyük olduğunu gösteriyor.
Bu dediklerime, ülkeye dolan ve kesinlikle bu toprağa aidiyet hissetmeyen sorumsuzların yol açacağı felaketleri de eklersek, işin vahameti daha da artmaktadır.
Sakın yanlış........