Toplumun görünmez tükenmişliği |
Sokakta yürürken insanların yüzlerine bakıyor musunuz? Hani öylesine değil; gerçekten bakmak… Ben bazen deniyorum. Çoğu zaman da içimi bir tuhaflık kaplıyor. Çünkü o yüzlerde ortak bir ifade görüyorum: Yorgunluk. Hem de öyle böyle bir yorgunluk değil; tarifi zor, görünmez, içten içe kemiren bir hâl. Sanki herkes aynı yerden yaralı ama kimse yara izini göstermiyor.
Bu yorgunluk sadece fiziksel değil. Gecenin bir yarısı uyanıp “Yarın nasıl yetişeceğim?” diye düşünmekten, sabah alarm çaldığında beş dakika daha uyumayı istemekten fazlası… Bu, ruhun yorulması. Sessiz bir tükenmişlik. Çoğu zaman kimse fark etmiyor çünkü herkes kendi yorgunluğuna gömülmüş durumda.
Ekonomik şartlar, belirsizlik, sürekli değişen gündem… Elbette bunların payı büyük. Ama bence mesele bundan daha derin. İnsanlar hayatla ilişkisini kaybediyor. Sabah işe giderken neden gittiğini bilmeden gidiyor. Çocuk okula giderken neden okuduğunu bilmeden okuyor. Bu anlam kaybı, insanın omuzlarına görünmez bir ağırlık........