UBP, suçluluk gömleğini niye giysin? |
Ceza davalarında adaletin tecellisi için suçla cezanın, adres örtüşmesi gerekir. Suçu kim ya da kimler işlediyse cezayı da onlar almalı.
Faruk Erem’in “Bir ceza avukatının anıları” kitabından yararlanılarak aynı isimle sahnelenen oyunu 1984’te Ankara Sanat Tiyatrosunda izlemiştim. Farum Erem, meslek hayatındaki gerçek davalardan esinlenerek, insanların yaşadığı toplumsal ve hukuki olayları anlatıyordu.
Bir yargıç emekli çıktıktan sonra, idam kararı verdiği bir davanın, vicdanındaki rahatsızlığıyla yola düşer. Yıllar evvel bir davanın finalinde karşısında iki sanık vardı. Biri idama mahkum edilecek, öteki ise beraat edecekti.
Hakim kararını vermiş ama içinde beraat ettirdiğiyle ilgili bir soru işareti kalmıştı.
Uzun bir yoluculuktan sonra bir Anadolu köyünde beraat ettirdiği şahsı buldu. Daha karşılaştığı an, adam, “ O gün karar öncesi yüzüme baktığında suçlunun ben olduğumu anladığını sanmıştım” dedi.
Ceza doğru adrese gitmezse, gerçek suçlu elini kolunu sallayarak gezer.
***
Benzetmede hata olmaz.
Hatasız benzetme olmaz.
Bu anlayışla, esas konumla bağlantılı bir benzetme olsun diye “Bir ceza avukatının anıları” oyunundan aklımda kalan bir bölümle........