Washington’un yeni doktrini ve Atina-Tel Aviv hattındaki telaş |
Geçtiğimiz hafta medyaya yansıyan bir haber, Doğu Akdeniz’deki suların yeniden ısınacağının sinyalini verdi: İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Türkiye’nin bölgedeki etkisini dengelemek iddiasıyla 2.500 kişilik bir ‘hızlı müdahale gücü’ kurmak için harekete geçti.
Bu gelişmenin hemen ardından, 22 Aralık 2025 tarihinde Kudüs’te bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in verdiği fotoğraf, sıradan bir zirveden fazlasıydı. Bu üçlü buluşma, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi hedef alan cephenin fiili ilanı olarak kayıtlara geçti.
Yunanistan’ın 3,5 milyar avroluk “Aşil Kalkanı” projesi kapsamında İsrail’den 36 adet PULS çok namlulu roket sistemi alması, Tel Aviv–Atina hattının diplomatik bir dostluktan öte, askeri bir ittifaka dönüştüğünü kanıtlıyor. Ayrıca bu stratejik iş birliğinin ekonomik harcı olarak, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa (IMEC) koridoru merkeze yerleştirilmeye çalışılıyor.
Medyaya yansıdığına göre; İsrail Başbakanı Netanyahu’nun önümüzdeki hafta Washington’a giderek ABD Başkanı Donald Trump’tan bu ittifakın güçlendirilmesi için destek isteyeceği konuşuluyor.
TC Milli Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler, bu işbirliğinin Türkiye açısından bir tehdit oluşturmadığını vurgulasa da, sormamız gereken asıl soru şudur: İsrail, Yunanistan ve GKRY, neden “birdenbire” bu denli telaşlı bir askeri kenetlenme içine girdi?
Cevap, sadece Türkiye’nin gücünde değil, okyanus ötesindeki büyük doktrin değişikliğinde saklı.
Türkiye Faktörü: Oyun Kurucu Güç
Elbette Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişi ve sınır ötesi harekât kabiliyeti yadsınamaz.
Türkiye, her geçen gün milli savunması başta olmak üzere her alanda büyüyor, güçleniyor ve küresel aktör olarak yoluna emin ve sağlam........