‘Bunlar evliya! Bunlar evliya!’ |
Reşat (Şen) Amca cep telefonu kullanmıyor. Aradığın zaman evdeyse görüşebiliyorsun, evde değilse başka zaman.
Yazıya başlarken aradım. Evde yoktu.
Kimdir Reşat Şen?
Fazla bir şey bilmiyorum. Babamın dostu, seviyorum.
Düzce’de Hafız Hasan Efendi’de hafızlık yapmış.
Düzceli hafızlar meşhurdur. Bunun sebebi Hafız Hasan Efendi’dir. Yüzlerce hafız yetiştirmiştir.
Son yıllarında Hafız Hasan Hoca’yı babamla evinde ziyaret etmiştik, elini öpmüştük.
Reşat Amca İstanbul İmam-Hatip Okulundan da babamın arkadaşıdır.
İyi bir cemiyet adamıdır. Her gün bir yerlerdedir.
Birkaç kez babamla onu buluşturdum.
Bir buluşmalardan birinde talebelere palto bulmak için nasıl uğraştığını anlatmıştı.
Unuttum şimdi, telefonu açabilseydi soracaktım. Muhtemelen Topbaşlar’dan temin ediyordu paltoları.
Bir Ramazan akşamı. İftar saatinde eşrafın iftar etmekte olduğu bir evin kapısını çalıyor. Herkes iftar sofrasında. Yemekler soraya geliyor, gidiyor. Reşat Amca da oruçlu ama bir şey diyemiyor. Maruzatını söylüyor. Birkaç fakir talebeye palto lazım olduğunu anlatıyor. Muhtemelen “filan yerden al” diyorlar ona. İftar saati. Niye sofralarına buyur etmiyorlar? Reşat Amca aç aç çıkıp gidiyor o zengin hanesinden.
Babam ağlamıştı Reşat Amca anlatırken. Bana dönüp iki defa, “Bunlar evliya! Bunlar evliya!” demişti.
Şöhreti çok olanların, menakıbı çok anlatılanların, kerametleri dilden dile dolaşanların hepsinin ‘evliya’ olup olmadıkları........