Asgari ücretli de memur da maaş azlığından yakınıyor
Kamuda üst düzey yöneticilerin maaşlarına ortalama 30 bin TL seyyanen zam yapılması teklifinin yetkili mercilerde kabul edilmesi, kamuda farklı görev statülerinde çalışanlara adaletsizlik yapıldığına dair tartışmaları ülke gündemine getirdi.
Memur sendikaları, maaş artışının kamu çalışanlarının bütününe yapılması gerektiğini savunurken; yapılan zammın sadece fiilen çalışanlara yönelik olması, sayıları 8 milyonu bulan memur emeklileri kitlesinde de yaygın hoşnutsuzluk ve şikayetlere yol açtı.
Toplantılara başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun kararlaştıracağı ücret rakamı da, şüphesiz her yıl olduğu gibi bu yıl da asgari ücretin yetersizliğine dair yeni tartışmaların fitilini ateşleyecek.
Asgari ücret düzeyinde maaş alanlar da, asgari ücretin 2.5 katı maaş alan kamu görevlileri de, maaşlarının yetersizliğinden yakınıyor. Ayrıca, kamuda, sadece en alt düzeydekiler değil; orta ve üst kademeden maaş alanlar da ellerine geçen maaş miktarından hoşnut değiller.
Maaş veya ücret rakamı nasıl ortaya çıkar?
Bir çalışanın maaşını veya ücretini belirleyen temel mekanizma, o çalışanın “işgücüne yönelik talep” ile “o işgücünün arzı” arasındaki dengenin oluşturduğu piyasa fiyatıdır. Yani, maaş ve ücretleri “piyasa dinamikleri” belirler.
Ekonomik rasyonalite ve istihdam sisteminin doğası gereği; bu sadece özel sektör personeli için değil, kamu personelinin istihdamında da geçerli olması gereken bir kuraldır.
Ancak, Türkiye’de siyasetin popülist karakterinin sonucu ve devletin koruyucu ve gözetici rolünün gereği; kamudaki ücret düzeylerinin bu faktörlerden bağımsız olarak “özel sektördeki ücretlerden daha yüksek belirlenmesi,” yerleşik bir norm haline gelmiş ve sistemleşmiştir.
Devletin belirlediği en düşük devlet memuru maaşı (50.360TL), son yıllarda görüldüğü üzere asgari ücret tutarının yaklaşık 2.3 katı düzeyinde gerçekleşiyor.
Ancak, asgari ücret ilan edildiğinde tutarının yetersizliği bir iki hafta konuşulduktan sonra gündemden düşmesine rağmen; devlet memuru maaşının yetersizliği konusundaki tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.
En düşük devlet memuru maaşıyla ilgili, “bu maaşla geçinilebilir mi?” sorusu sıkça gündeme geliyor. Geçinilemeyeceğini kabul edelim, yapacak bir şey var mı? Diyelim devlet bu talebe sağır kaldı; memur bırakıp gidecek mi? Giderse, devlet bir şey kaybedecek mi?
Mevcut şartlarda, bu sorulara olumlu cevap vermek mümkün değil.
Aynı şeyi asgari ücret için düşündüğümüzde; asgari ücretlinin yarıdan daha az maaşla nasıl geçineceği aynı ölçüde sorgulanmıyor?
Halen 22 bin lira olan asgari ücretin 2026’da 28 bin liraya ulaşması makul karşılanıyor da; 60 bin liraya yaklaşması beklenen en düşük devlet memuru maaşının yetersizliği konusunda nedense herkes görüş birliği içinde bulunuyor.
Asgari ücretli çok düşük nitelikli işlerde; çok az süre ve çok verimsiz çalıştırıldığı için mi?
Devlet memuru çok nitelikli olduğu, çok yüksek verimlilikle çalıştığı ve çok fazla değer ürettiği için mi?
Hayır…
Asgari ücret, piyasadaki arz-talep dengesinin gerçekleştiği rakamdır. Bunun altındaki bir rakam gerçekçi değildir ve özel sektörün “bunun altında bir ücretle çalıştıracak eleman bulamayacağı” anlamına gelir.
Peki devlette de böyle olması gerekmez mi?
Devletin de,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein