Ayasofya’da ağır tonaj, gözlerde yaş
Ayasofya’nın içerisinde ağır tonajlı kamyonları gördüğümüz o fotoğraf, bu ülkenin yalnızca restorasyon pratiğinin değil, tarih bilincinin, kültürel görgüsünün, medeniyet iddiasının ve kamusal şeffaflık anlayışının ne denli örselendiğini bütün çıplaklığıyla gösteren eşsiz bir belge oldu.
Hasbelkader basına sızmış fotoğraflarla gördüğümüz bu garabet ve akabinde oluşan tepkiler konuya hâkim olsun olmasın herkesin içinde ince bir sızı ve üzüntü bıraktı. Her zamanki döngüyü yaşadık ve gelişen tepkilerden sonra ilgili kurum açıklamaya gerek duydu. Yoksa içeride ne olup bitiyor bilme imkânımız elbette yoktu.
Bakanlığın bu görüntüyü tonaj hesabıyla, zemin katmanlarıyla, “buhar geçişine izin veren örtü” listeleriyle meşrulaştırma çabası, teknik açıklamaların arkasına sığınan bir kültürel körlüğün dışavurumundan başka bir şey değildi.
Değildi zira Ayasofya gibi 1500 yıldır ayakta duran bir yapı sadece statik hesaplara konu şaheser olamaz. Ayasofya’nın biricikliği mekânsal haysiyete, tarihsel sürekliliğe, manevî atmosfere ve bir medeniyetin kendini taşıma biçimine bağlıdır. Tüm bunların ortasında ağır tonajlı bir kamyonun bulunması ne taşıyor olursa olsun ne yapacak olursa yapsın salt teknik bir ihlal değildir; tarihsel bir saygısızlığın, görgüsüzlüğün ve kültürel bir özensizliğin fotoğrafıdır.
Ayasofya’nın bugün hâlâ ayakta durmasının temel nedeni kubbenin altında dolaşan o görünmez gerilim çizgileridir ve bu çizgiler Mimar Sinan’ın Ayasofya’yı bir organizma gibi okuyabilen mühendislik sezgisinin ürünüdür. Sinan, Ayasofya’nın taşıyıcı sistemini yalnız ağırlık- karşı ağırlık ilişkisiyle okumadı. İç gerilimlerin nasıl dolaştığını analiz etmiş, kubbenin ağırlığının dört büyük kemer üzerinden zemine ulaşmadan önce yan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta