Açık Deniz: Ruhumuzun kıyısına vurmuş bir kitap...
Edebiyatta en çok eksilen şey, görünür olanı anlatma kabiliyetinden çok, görünmeyeni işaret edebilen o ince sezgidir. Kelimelerin bittiği yerde nefes alabilen, gürültünün içinden sessizliği çekip çıkarabilen, insanın kendi içindeki kırık aynayı usulca eline tutuşturan bir sezgi… Tam da böyle bir dönemde Şeyma Samur’un Açık Deniz’i, edebiyatın unuttuğu bir duyarlığı yeniden çağırıyor.
Ketebe’den yayımlanan kitap, Türkçe öykünün uzun süredir beklediği bir kırılmayı müjdeliyor. Yalnızlığa, utanca, çocukluğun pürüzlü hatırasına yaslanan ama bunu ağdalı bir karanlıkla değil, sezginin hafif ama keskin ışığıyla yapan bir dil. Klasik anlatının vakur ritmini büyülü gerçekliğin sisli eşiğine taşıyan bir yöntem. İşte Üçüncü Yeni tam bu noktada beliriyor: Sezgiyi estetiğe, estetiği insanın iç gerilimine, iç gerilimi de toplumsal hafızaya bağlayan yeni bir edebî damar.
Samur’u bir tıp doktoru olarak yıllarca insanların sırtına kulağını dayamasından kalan tecrübe, öykülerinde başka bir duyargaya dönüşüyor. Birinci Remil’de kokuların içinde yolunu arayan Mansur’un hikâyesi, yalnızca bireysel bir trajedi değil insanın hayatla kurduğu kırılgan ilişkinin de alegorisi. Lavanta, menekşe, helyotrop gibi kokuların arasında sıkışan o ruh hâli, aslında bir toplumun kendi hafızasına karşı duyduğu tuhaf yabancılığın kokusudur. Çünkü bu ülkede herkes biraz Mansur’dur: Kendine ait bir koku ararken, başkasının kaderine........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta