Adalet olmadan kardeşlik olmaz

Adalet”, Fransız Devrimi’nin meşhur bileşenleri özgürlük, eşitlik ve kardeşlik (Liberté, Égalité, Fraternité) arasında kendine yer bulamamıştır.

Bu durum tesadüf değil bilinçli bir tercihtir ve devrimin ruhuyla doğrudan ilgilidir.

Ne yazık ki bu tercih, tarihin en kanlı terör dönemlerinden birini üretmiştir.

Devrimciler, kurdukları yeni düzenin temelinde eski hukukun değil, yeni bir ahlaki ve toplumsal bağın olması gerektiğine inanmışlardı ve bu bağa da “Fraternité” demişlerdi.

Adalet kavramını, eski rejimin (Ancien Régime), soylular ve ruhbanlar gibi ayrıcalıklı sınıfları kayıran sözde hukukuyla ve kralın keyfî adaletiyle (lettres de cachet) özdeşleştiriyorlardı.

“Kardeşlik” derken kastettikleri ise, vatandaşlar arasında duygusal, dayanışmacı ve eşitlikçi bir bağdı.

Herkes kanun önünde eşit olacaktı ama bunu sağlayacak olan, soyut ve soğuk bir adalet fikri değil, birbirini kardeş gören vatandaşların dayanışması olacaktı.

Devrim döneminde 'kardeşlik' romantik bir kavram değildi, millî birlik ve yurttaşlık bağını ifade ediyordu.

Üçüncü sınıf (burjuvazi ve halk) bu kavram üzerinden kendini “millet” olarak tanımlıyor, soylulara ve krala karşı ‘biz kardeşiz, sizler ise bize yabancı ve düşmansınız’ diyordu.

Terör dönemi dahil olmak üzere, “kardeşlik”, çoğu zaman ‘bizden........

© Karar