Üstelik bundan 3-5 yıl önce, pandemi daha başlamamışken yine 1 Mayıs’ta yine Taksim civarında bir görüşme yerine ulaşabilmek için bir buçuk saat yol yürümüş olmamın hatırası da dururken.
Ama devletin, burada iktidardan bahsediyoruz, takıntıları adı üzerinde takıntı haline gelmişse ve rasyonel zemin kalmamışsa insan zihninin o takıntıları dikkate almasında fayda var.
İktidarın, burada da bir kişiden bahsediyoruz haliyle, takıntıları yokmuş gibi plan yapmak işe yaramadı tabii. Koca bir dünya metropolünü, Taksim korkusu nedeniyle bu kadar kapatabileceklerini düşünmeyince akılsız başın cezasını yapılamayan görüşmeler çekti.
Şaka bir yana, İstanbul Valiliği’nin upuzun kapatılan yollar, çalışmayan vapur iskeleleri, iptal edilen füniküler hatları, kepenkleri inmiş metro istasyonları listesi; koskoca devletin vatandaşından ne kadar korktuğunu, onlar meydana çıkmasın diye bir tatil günü şehrin merkezini nasıl kilitleyebileceğini, açık kalan yerleri yoğun trafikle nasıl çekilmez hale getirilebileceğini ilan ediyordu.
İnsanı üzen bir üçüncü dünya ülkesi fotoğrafı.
O listenin ikinci söylediği ise, göreve kim gelirse gelsin ister özünde demokrat vali ya da çetelerle mücadele eden İçişleri Bakanı, kimsenin temelde özgül bir ağırlığının olmadığı, kabine üyelerinin yüksekten biraz daha yüksek bürokrat olmaktan öteye gitme ihtimallerinin ne kadar düşük olduğu idi.
Bu arada polisin kahramanlığı da on yıllardır ezberlenmiş barikata yürüyen sivil kalabalıklara biber gazı sıkıp onları yürütmemekle de olmaz. Birilerinin hatırlatması........