Milli takımın Avrupa Şampiyonası’na başarılı başlangıcı ulusal coşkunun tavan yapmasına neden oldu. Yürüyen bir din ve milliyet tartışmalarının artan bu ulusal coşkuyla bir ilişkisi olabilir.
Bu yazı hazırlandığında Portekiz maçının sonucu belli değildi ancak her halükarda bir üst tura çıkma imkanımız var. Tezlerin karşı tezlerin, hakaretlerin birbirine geçtiği kimlikle ilgili tartışma süreceğe benziyor.
Bu tartışmalar bana bu köşede Mart 2019’da yayınlanan ‘’Beka frame’i frame bekası’’ başlıklı yazımı hatırlattı. Yazı Alman dilbilimci Elisabeth Wehling’in ‘’Politische Framing’’ isimli kitabına dayanıyor ve kamuoyunda yapılan tartışmalarda insanların yeni bilgiler öğrenseler de eski düşüncelerini kolay kolay değiştirmediği tezini işliyor. Biraz rahmetli Çetin Altan’ın 30, 40 yıl önce yazdığı yazıları aktüel olduğu gerekçesiyle yeniden yayımlamasına benzeyecek ama eski yazımdan birkaç paragrafı yeniden hatırlatmak istiyorum.
Framing, olayların ve konuların bir anlam çerçevesinde zihnimizde yer alış sürecini inceliyor. Dışarıdan gelen yoğun ve karmaşık enformasyonlar zihnimizde frameler (kalıplar, algı çerçevesi) aracılığı ile eleniyor. Daha sonra bunu değerlendirme, problem tanımlama, problemin çıkış nedenlerini kavrama, ahlaki olarak değerlendirme ve ne şekilde davranılacağına dair karar verme süreçleri izliyor. Frame çerçeve........