Tarih tekerrür eder mi?

Bana kalırsa etmez. Ancak belli şartların oluşması geçmişte yaşanan büyük, özellikle de tatsız olayların tamamen aynısı olmasa da benzerlerinin tekrarlanmasına yardımcı toplumsal zeminin oluşmasına yol açar. Mesela Avrupa’da aşırı sağın yükselişi yeni bir dünya savaşına ya da Yahudi soykırımına neden olmaz ama medeniyetler anlayışının derinleşmesine, Müslüman karşıtlığının artmasına, nativist yani yerelci ideolojilerin güçlenmesine zemin hazırlar.

Ne yakında Fransa Parlementosu’nda çoğunluğu ele geçirme olasılığı artan Le Pen ailesinin partisi RN’nin (Ulusal Birlik), ne de temelleri küskün CDU’cular tarafından bundan 12 yıl önce atılan AFD’nin (Almanya için Alternatif) bir jeopolitik manifestosu var. Evet, AFD pek ABD yanlısı sayılmaz. Baltık’tan geçen boru hatlarının Amerika tarafından mayınlanmasını içlerine sindiremedikleri, Rusya’ya SDP’den daha yakın durdukları gerçek.

Almanya tarihini yeniden yazıp yenilenlerin tarihi olmaktan çıkartmak istedikleri de doğru. Fakat aralarından genişlememiz, yaşam alanlarına, hayat sahalarına kavuşmamız gerek diyen bir Haushofer en azından henüz yok. Çek cumhuriyetini bölsek, Avusturya ile birleşsek diyen de benim bildiğim kadarıyla olmadı. İngiltere gibi AB’den, özellikle de NATO’dan çıkmayı düşüneni, dillendireni duymadım. İstedikleri Avrupa’nın geleceği üstünde daha fazla söz sahibi olmak.

RN de çok farklı değil. Fakat onlar biraz daha Amerika karşıtı, Fransa’nın eskisi gibi NATO’nun askeri kanadı dışında olması gerektiğini savunuyorlar. Ukrayna’nın Amerika’nın kuklasına dönüştüğünü söylüyorlar. Putin’i Avrupa Hristiyan........

© Karar