Hayallerimiz hiç mi yoktu yoksa yine biz mi kandırıldık |
Bireylerin, toplumların ve ülkelerin genellikle büyük hayalleri, iddialı hedefleri olmuştur. Ama bu, her zaman hayallerimizin gerçek olacağı, bir başka deyişle gerçekleşeceği anlamına gelmiyor.
Türkiye’de yaşayan farklı aidiyetlere, inançlara ve de ideolojik mahallelere mensup insanlar olarak her birimizin, gerçekleşmesi çoğu zaman mümkün olmasa da iddialı hedeflerimiz ve hayallerimiz oldu.
Osmanlı’nın son dönemiyle birlikte başlayan modernleşme maceramız, esas itibariyle Batı’daki bilimsel, teknolojik ve kültürel gelişmelere paralel yürümeyi hedefleyen bir başlangıçtı. Ama ne yazık ki gerek kültürel kodlarımızın etkisi gerekse bilimsel disipline yeterince vakıf olamamamız yüzünden, modernleşmemiz hep eksik bir modernleşme olarak kalmıştır.
Müslüman bir toplum olarak, bütün Müslüman coğrafyalarda olduğu gibi bizde de modernleşmeye karşı ciddi dirençler yaşanmış, bu yüzden de demokrasi meselesine hep mesafeli durulmuştur.
Batı’nın özellikle Müslüman ve Doğu toplumlarına yönelik emperyal hedefleri dikkate alındığında, Müslüman dünyanın modernizim karşısındaki tepkisel tavrını anlamak mümkün.
Maalesef Müslüman dünya, bu travmayı kendi içinde tedavi ederek önünde yeni ufuklar açmayı başaramadığı için, ‘hukukun üstünlüğü’, liyakat, şeffaflık, hesap verilebilirlik, özgürlükler ve insan hakları gibi değerlerle buluşma fırsatını heba etmiştir.
Meseleye Türkiye’nin siyasi tarihi açısından baktığımızda, diğer Müslüman........