menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Merhamet

27 0
15.06.2025

Bir süre önce toplu taşım aracı geçmeyen bir köy yolunda giderken pazar arabasını çekerek giden iki hanım gördüm. Arabayı durdurup, “Buyurun!” dedim. “Aaa çok iyi!” diyerek yaklaştılar. Birisi, birden durdu. “Kediniz var mı?” dedi. Var deyince, “Eve giriyor mu?” dedi. “Evet” dedim. Ürpererek, “Öyleyse binmem!” dedi. Şaşırdım. “Arabada yaşamıyor.” dedim. “Olmaz. Kedisi olanın arabasına binmem.” diye tekrar etti. Kendimi, pandemi günlerinin coronavirüslüsü gibi hissettim.

Şimdi bu hanıma, “Siz, otobüse, trene, uçağa nasıl binebiliyorsunuz?” diye sormanın bir anlamı yok. Dışarıda ne idüğü belli olmayan her şeyi mideye indirip komşusunun ikramını çöpe atanlar gibi bir şey. “Soranda kabahat” diye mırıldanıp yoluma devam ettim.

Tevâfuk veya tesâdüf diyelim, bu kedisavar hanıma rastlamadan 15 dakika evvel şöyle bir hâdiseye şâhit oldum.

Mahallenin marketinin önünde hâmile bir kedi vardı. Market çalışanları ve müşteriler besliyorlardı. Markete girerken göremeyince çalışan hanımlardan birine sordum. Ağlayarak anlatmaya başladı. Birkaç gün evvel doğum yapmış. Dört tâne yavrusu doğmuş. Yine görevliler ve müşteriler, beslemeye devam........

© Karar