Terörsüz Türkiye’ temennisine katılmamak, bu temenninin gerçek olmasını dilememek mümkün değil elbette. Ben 60 yaşındayım ve neredeyse kendimi bildim bileli ülkemizde terör eylemleri var. 70’li yılların terör olayları ve son 40 yılın ‘düşük yoğunluklu savaş’ı, maalesef bu ülkede yaşayan neredeyse herkesin hayat hikayesinin parçası.
‘Terörsüz Türkiye’ de dolayısıyla aslında yediden yetmişyediye herkesin paylaşacağı bir temenni.
Ama tabii aynı yediden yetmişyediye, geçmişte bu vaadi o kadar çok defa duydu ki, bu temenninin arkasından ‘amin’ denecek bir dua olarak bile pek az tesiri var maalesef. Oysa gerçekten de siyaset kurumu başta olmak üzere hepimizin ‘Terörsüz Türkiye’ için çaba sarf etmesi gerek.
Türkiye’de terörün yaşanmasına sebep olan şeyler veya ülkemizi terör yapmak isteyenler açısından münbit bir toprak parçası yapan unsurlar öyle esrarengiz şeyler değil. Teröre zemin hazırlayan toprak, ülkemizin sosyolojisi. Ve bu sosyoloji de, zamanında amatör gözlemciler için bile elle tutulur nitelikte görülmüş şeyler.
Türkiye’deki Sünni-Alevi kavgası, sol ve sağ terör örgütlerinin üzerinde tepindiği bir alan olarak uzun yıllar boyu çok kullanışlı kaldı. Bu kavga bitmiş değil ama terör üretme potansiyeli geçmişe göre daha azalmış durumda.
Türk-Kürt kavgası ise bugün hala devam eden aktif bir ‘düşük yoğunluklu savaş’ın konusu. Siz bu satırları........