Umut hakkı |
Lütfen bir bakınız “umut hakkı” ne anlama kullanılıyor. Ne anlıyorsunuz umut hakkından? Öcalan’ın serbest bırakılmasını değil mi? Değil! (Gerçi kendi adadan çıkmak istemiyormuş.) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “umut hakkı”ndan kastı salıvermek değil, mahkûmun cezasını gözden geçirmek, değerlendirmektir. Bu, tahliyeyle de sonuçlanabilir mahkûmiyete devamla da. Ne olursa olsun bunun kararını verecek olan yine hâkimlerdir veya yetkilendirilmiş idari kurumlardır. Siyasiler değil.
Tabii önce o umut hakkının kanunu lazım. Onu da çıkarıveririz. “Yok kanun, yap kanun.” Bu bizim tarihî sloganımız. Milletvekilleri itiraz ederse? Etmezler. Ne zaman etmişler ki! Çıkar dersin çıkarırlar. Çıkarma dersen de çıkarmazlar. Buna parti disiplini diyorlar.
Biraz daha yakından bakalım
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, 2013’te görülen Vinter ve Diğerlerinin Birleşik Krallığa Karşı davasında, evvel emirde umut hakkının mahkûmun derhâl tahliyesi demek olmadığını vurgulanıyor. Karara, Hâkim Power-Forde’un koyduğu bir mutabakat şerhi, daha sonraki kararların da dayanak noktası olmuş ve mesela 2017’de görülen Matiosaitis ve Diğerlerinin Litvanya’ya Karşı davasında da aynen kullanılmış. Oradan alıntılıyorum:
“En iğrenç ve vahim fiilleri işleyen, başkalarına tarifsiz acılar yaşatan kişiler bile temel insanlıklarını korurlar ve içlerinde değişme kapasitesini taşırlar. Hapis cezaları ne kadar uzun ve hak edilmiş olursa olsun, bir gün işledikleri yanlışların kefaretini ödeyebileceklerini (atonement) umut etme hakkını muhafaza ederler.”
Büyük Daire, gerekçeli Vinter kararında mahkûmiyetin ıslah (rehabilitation) maksadını da vurguluyor.
ŞARTLAR........