Rumeli düşerken balo devam ediyordu

Bir topluluk ölürken öldüğünü fark eder mi? Tek insan anlar herhâlde ama toplumlar için o kadar emin değilim.

Aklıma ilk gelen örnek Titanik’in batışı. Biliyorsunuz, iş işten geçene kadar balo devam eder ve orkestra çalmayı sürdürür.

Türkiye tarihinde iki büyük ölüm vardır. Biri, Rumeli’yi kaybettiğimiz 1912 Balkan Harbi. Diğeri, Doğu Trakya ve Anadolu’yu da kaybettiğimiz 1920 Sevr’i. İkinci ölüm, Millî Mücadele ile bir dirilişe dönüştü çok şükür. Buna karşılık birincisine doğru dürüst yanmayı bile beceremiyoruz. Çoğu zanneder ki Rumeli’yi kaybetmek; ne bileyim Selanik’te, Manastır’da, İşkodra’da falan tek tük Türk’ün oturduğu mahalleleri terk etmemiz gibi bir şeydi. Hatırlamazlar ve hissetmezler ki Osmanlı daha başında bir Balkan devletidir. Rumeli’ye hâkimiyeti Anadolu’ya hâkimiyetinden öncedir ve kaybedilen Rumeli tarihiyle, kültürüyle ve nüfus çoğunluğuyla Türk ülkesidir.

Sorum şu: Biz, ana vatanımızın yarısını kaybederken farkında mıydık? Ölürken öldüğümüzün şuurunda mıydık?

Aklımda, tam atıf yapamayacağım bir hatıra var: Selanik’te bir Türk devlet memuru, makamını kilitlemiş ve sonra Türk olmayan bir komşusunun kapısını çalıp anahtarı ona bırakmış: “Döndüğümde senden alırım.” demiş. Acı veriyor insana.

Bu yazıyı yazdığım yerin birkaç kilometre ötesinde Erdek’in Karşıyaka Köyü, şimdiki unvanıyla Karşıyaka Mahallesi var. Yaklaşık 4000 nüfuslu. Selanik’in bir köyüymüş. Biri insan, biri “ayvan” yüklü iki gemiyle buraya........

© Karar