RTÜK out YTÜK in
ABD’de çocuklar zevk için eskisi kadar çok kitap okumuyormuş. Dünyaca ünlü PEW anket-araştırma şirketi 1984’ten beri Amerikan çocuklarına ödev dışı, zevk için ne sıklıkta kitap okuduklarını sorarmış; 9, 13 ve 17 yaşlarındaki çocuklarına. “Hemen her gün okurum. ” diyenlerin yüzdelerinde 1984-2020 arasındaki değişme şöyle: 9 yaş grubunda S’ten B’ye; 13 yaş grubunda 5’ten ’ye. Hemen hiç okumuyorum diyenler, bu iki grupta %9’dan ’ya ve %8’den )’a yükselmiş. 17 yaş grubunda 2020 soruşturması yok; 2012 var. Bu ağabey ve ablalarda, hemen her gün diyenler 1’den ’a, hemen hiç okumuyorum diyenler de %9’dan '’ye değişmiş.
Bu ne demek? Genel bir zihin çöküşü, entelektüel iflas mı görüyoruz, yoksa başka bir şey mi?
Benim kanaatim, başka bir şey…
Çok uzaktan bir bakış atalım: Kitap okuma diye bir “eğlence” türü ne zaman başladı dersiniz? Şüphe yok ki ancak matbaanın Avrupa’da keşfinden sonra. Yani 15. asrın sonundan bu yana. Ondan önce el yazması vardı ve el yazmasının üretimi çok meşakkatliydi. Kitaplar çok pahalıydı. Oxford kütüphanesindeki kitapların her birinin bir malikâne değerinde olduğunu biliyoruz. Kitaba ulaşmak fedakârlık isterdi. Neden mi? Oxford’daki kitaplara ulaşmak için dünyanın neresinde yaşıyorsanız kalkıp Oxford’a gitmeniz lazımdı veya Bağdat’a. Daha da eskiden İskenderiye’ye.
İskenderiye’de bir nefeslenelim. Sezar’ın tahrip ettiği bu kütüphanede raflar dolusu kitap mı bulurdunuz? Hayır. Kitaba daha çok vardı. İskenderiye Kütüphanesi’nde parşömen ruloları muhafaza edilirdi. Daha da geriye, Sümer’e giderseniz rulo da yok. Orada da kral sarayında kütüphane var, kütüphanede kil tabletler. Tablethane mi desek? Anlaşılan iare (ödünç verme) hizmeti de var ki tabletlerden birine, “Her kim bu tableti alır da geri getirmezse…” diye başlayan beddualar........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein