menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünyaya nizâmât verenler

32 1
14.12.2025

Kime kızıyorum… Dünyayı kendi akıllarına ve illa kendi çıkarlarına göre tanzim etmeye çalışanlara.

Bir devirde son zamanların zıpçıktı deyimiyle “reel sosyalizm” vardı. Şimdi Sovyetler Birliği demek apolitik herhâlde ki “reel sosyalizm” deniyor. Bu tabirin bir yararı da “bilimsel sosyalizm” çöktü demeden çöküşü kabul ve ilan etmeye imkân tanıması. Bilimseli hiç çöker mi! O sapasağlam duruyor. Çöken reeliydi, yani yanlış uygulaması. Eh, bunu biz daha açık söyleriz: “Benim adım Hıdır, elimden gelen budur.”

Reel sosyalizmin trajik sonundan sonra bir ağıt, bir kuğu şarkısı olarak post modernizm doğdu.

Söylenmeyen gerekçesi, “Madem benim güzelim ideolojim göçtü, o hâlde batsın bu dünya! O hâlde hiçbir fikir, hiçbir ideoloji doğru olamaz, yaşayamaz.” Yalnız artık ideoloji değil de “büyük anlatı- anlatıyı kebir- grand narrative” diyeceğiz. Yeni terminoloji böyle.

İşte o son büyük anlatı, çökmeden önce dünyayı kendi çıkar ve aklına göre tanzim etmeye kalkmıştı. Dünya devrimi yapacaktı. Sonra baktı ki pabuç pahalı. Hiç olmazsa Yalta’da dünyaya nizâmât veren başkalarıyla yeryüzünü paylaşmaya razı oldu. Adına “tek ülkede sosyalizm” dediler ama çöküşe kadar birçok ülkenin, bir blokun hâkimiydiler.

O SIRADA BATI’DA

Gelelim öbür bloğa. Türkiye onları ta 1919’da tanımıştı. Haritalar çizip “İşte böyle olacak.” diye elimize veriyorlardı. O haritayı yırttık yırtmaya da bize verdikleri haritadan başkaları da vardı. Sykes ve Picot’unki, onu ayrıntılandıran Gertrude Bell’inki. Onlar uygulandı ve o haritalardan bu yana bölgemiz huzur görmedi. Fakat........

© Karar