Demokrasi, barış kardeşlik…

Max Weber, devleti şiddet tekeli diye tarif eder. Ülke sınırları içinde sadece devletin uyguladığı şiddet hukukidir.

Siyasi tarihe bu bilgiyle bakarsanız, devletlerin, ömürleri boyunca bu tekellerini korumak için uğraştıklarını görürsünüz. Çeteler, mafya… Yerel güç merkezleri, aşiretler, ağalar, hep merkezî devletin şiddet tekelini ihlal çabasındadır.

Şiddet tekeline egemenlik de diyebilirsiniz. Bir bölgede hâkimiyet. İngilizcedeki “sovereign” kelimesinin içinde de bu anlam vardır. Ben başıma buyruğum, dilediğimi yaparım anlamı. Başına buyrukluğun sınırı yukarıdaki tariftedir. Sadece devletin uyguladığı şiddet hukukidir ama devlet de ancak hukuki şiddeti uygulayabilir.

EGEMENLİK NASIL YOK OLUR

Egemenlikten bu özellikleri çıkarırsanız kaybedersiniz… Neyi kaybedersiniz? Egemenliği.

Ülkenizde yerel çeteler türer. Onlara şık isimler verebilirsiniz. Mesela “öz savunma güçleri” dersiniz. Daha şıkını mı istiyorsunuz? O zaman çetelerinize içinde mutlaka “demokrasi” geçen bir etiket bulmalısınız. Bir de “barış” eklerseniz daha etkili olur. Yerel, demokratik barış güçleri.

Tabii barış için bolca silah lazım. Onun için barış ve demokrasi için sizi silahlandıracak birini bulursanız keyfinize diyecek yoktur. Sırf barış ve demokrasi için bunu yapacak müttefikler vardır. Bunlar, “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim.” diye düşünen iyi kalpli büyük devletlerdir. Kendileri için değil barış ve demokrasi için isterler. Fakat bu hikâye üçüncü şahıslara pek inandırıcı gelmeyebilir. O zaman bir düşman bulmak ve barış ve demokrasiden başka o çok kötü........

© Karar