Enflasyon mu yoksa ekonomik yıkım mı?

Önceki gün konut satışları açıklandı: Geçen yıl ağustos ayında 122 bin konut satılırken bu yıl 134 bin konut satılmış. Yılın ilk sekiz ayında ise geçen yıl 797 bin konut satışına karşılık bu yıl 806 bin konut satışı gerçekleşmiş.

Sanırsınız enflasyonla mücadele 2023 yılında yapılmış ve bu yıl yeniden ılımlı bir talep artışı başlıyormuş… Oysa durum tam tersi olmalıydı.

Benzer bir durum tüketim malı ithalatında var. Geçen yıl ilk sekiz ayda 30,4 milyar dolar tüketim malı ithalatı yapılırken bu yıl eş dönemde 34,5 milyar dolara yükseldi.

Sanırsınız ki, enflasyonla mücadele ve dış ticaret dengesi için geçen yıl mücadele edilmiş ve bu yıl kademeli talep artışı başlamış… Oysa durum burada da tam tersi.

Önce gayrimenkul işine bakalım: Türkiye’de konut fiyatları öyle aşırı yükseldi ki, Avrupa bile bizden ucuz hale geldi.

Milyon dolarla satılan konutları kim alıyor?
Milyon dolarla değerlenen konutlarda kimler oturuyor?
Bu milyon dolarlık mülkler edinilirken o kimler ne kadar vergi vermiş?

Gayrimenkul fiyatları enflasyon açısından ücret artışlarından da önemlidir. Çünkü o aşırı değerlenen mülkler ve kiraları üzerinden ticaret sürmektedir.

Bu durumu çok basit bir örnekle açıklayalım: Tarlada soğan-patates para etmiyor. Tarlada pirinç, buğday gibi ürünler de para etmiyor. Lakin o ürünlerin satıldığı marketlerin rafları ateş pahası…

Ve buna bir de........

© Karar