İlliberal dünya düzeni geldi

STOCKHOLM - Bir zamanlar "liberal uluslararası düzenden" söz etmek yaygındı. Ona eşlik eden kurumsal düzenlemeler her zaman bütünüyle liberal, uluslararası ya da düzenli olmasa da, bu etiketin bir işlevi vardı. Sonuçta bir idealin amacı, gerçeği tanımlamak değil davranışı yönlendirmektir; ve uzun yıllar boyunca çoğu ülke liberal düzene dahil olmayı ve onun gelişimine katkıda bulunmayı arzuluyordu (bazıları bu düzenden bedavacılık yapmayı ya da sistemi manipüle etmeyi tercih etse bile).

O günler açıkça geride kaldı. Yeni bir küresel düzensizlik çağına girmiş bulunuyoruz. Açıkçası, Çin'in ve diğer yükselen ekonomilerin istikrarlı yükselişi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batılı güçler tarafından oluşturulan düzenlemelere her zaman meydan okuyacaktı. Ancak liberal uluslararası düzenin çöküşündeki belirleyici etken, onun baş mimarı olan Amerika Birleşik Devletleri’nin bu düzeni terk etmesidir. Artık Amerikalı liderler, John F. Kennedy’nin “özgürlüğün hayatta kalması ve başarısını güvence altına almak için ne pahasına olursa olsun bedel ödemeye, her türlü zorluğa katlanmaya, her arkadaşı desteklemeye, her düşmana karşı durmaya” yönelik taahhüdünü yinelemiyor.

Doğru, ABD uluslararası hukuku koruma ya da Birleşmiş Milletler'i ve çok taraflı işbirliği ağlarını destekleme konusunda her zaman tutarlı değildi. Ancak Amerika'nın desteği olmasaydı, şu anda olduğu gibi tüm bu yapının yıkılacağına dair çok az şüphe var. Başkan Donald Trump'ın ikinci yönetiminde ABD eski liberal düzeni açıkça kınamaya başladı ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio bu düzenin "sadece eskimiş olmakla kalmayıp artık bize karşı kullanılan bir silah" olduğunu savundu.

Tanımı gereği, uluslararası bir düzen bazı ortak kurallar........

© Karar