CHP 31 Mart seçimlerinde elde ettiği başarısının bir yerel seçim galibiyetinin ötesine geçtiği açık.
Bu seçimlerle birlikte Türkiye güç hiyerarşisi bakımından bir yer değiştirme, en azından bir dalgalanma evresine girdi. CHP yıllar sonra ilk kez birinci parti haline geldi. Daha önemlisi, seçmen davranışında topluma dair önemli ipuçları veren bir dizi değişikliğin taşıyıcı haline geldi.
Reform Enstitüsü’nün araştırmaları, 2024’te CHP’ye oy veren 17,4 milyon seçmenin 6,3 milyonunun 2023’te CHP’ye oy vermemiş ‘yeni’ seçmen olduğunu gösteriyor. Aynı araştırmalar, CHP’ye oy verenlerin yaklaşık yüzde 37’sinin yeni seçmenlerden oluştuğuna işaret ediyor.
Bu tür veriler siyasi seyyaliyetin ivme kazandığına işaret etmesi, kimlikler yanında birey-siyasi tercih ilişkisinin güç toplandığını göstermesi bakımından önemlidir.
Ve muhtemelen ülke hali açısından en azından bir memnuniyetsizlik ve bir arayış üzerine oturan bir dip dalgayla kesişmektedir.
Nitekim, seçim sonuçlarını belirleyen, kendiliğinden serbest bir seçmen hareketi oldu. Muhalif ve memnuniyetsiz seçmen, siyaset umuduyla ve talebiyle CHP’ye yöneldi. Baskın olan CHP merkezli siyasi arz değil, seçmen merkezli siyasi talepti. Diğer ifadeyle, seçmen CHP’ye somut, gelecek tasavvuruyla örülü siyaset yaptığı için yönelmedi. Buna yapabilir umuduyla, buna en yakın parti olduğu kanısıyla, siyaset beklentisiyle oy verdi.
Seçimlerin üzerinden dört ay geçmiş........