Bir zihniyet neşteri olarak Narin cinayeti

Narin cinayetini takip etmeyen, her gün bu konudaki yeni gelişmeleri ilk haber olarak okumayan yoktur sanırım.

Vicdan ve öfke bu takibe eşlik ediyor buna şüphe yok. Ancak bir o kadar da, ortada, türlü yargı ve hükümler at koşturuyor. Bu çerçeveden bakınca, Narin cinayeti adeta bir zihniyet teşhir alanı oluşturuyor. Toplumun farklı kesimlerinin öteki kesimlere yönelik algıları ve yargıları bakımından, öne ve arkasıyla cinayet, bir havuz üzerindeki örtüde açılan bir delik işlevini görüyor. Delik örtünün altındaki halleri, tortuları, birikintileri, parçacıkları açığa çıkarıyor.

Diyarbakırlı Miham Akkul’un Yıldıray Oğur’a yazdığı etkileyici mektubu, “Oğur’un Tavşantepe Köyü masum olabilir mi?” başlıklı yazısında okumayı herkese tavsiye ederim. Akkul, sadece basında yayınlanan karşılıksız ve yönlendirici iddiaları titiz bir araştırmacı gözüyle sistematik olarak gözler önünü sermekle kalmıyor, aynı zamanda bunlara ilişkin bir önyargı örtüsünü kaldırıp bir kenara atıyor. Toplumsal derin ve sabit algı ve yargıların bu cinayetle bir yaşam alanı bulduğuna işaret ediyor.

Akkul’un mektubunda geçen şu ifadeler, en az cinayet kadar çıplak ve gerçek: “Tartışmalarda Kürtler arasındaki ensest ilişkiler, Mustafa Kemal’in ağaları CHP mebusu........

© Karar