İnsanoğlu Bir Misafirhanedir

Aşık Veysel, dünyayı ‘iki kapılı bir han’a benzetmişti. İnsanoğlu, anne rahminden iki kapılı hana konduğu anda; uzun ince bir yolda, ağalaya güle, gece gündüz menzile varmaya çalışır.
Dünya bir misafirhane, insan dünyanın misafiri.
Ya da insanoğlu bir misafirhane yaşadığı her şey onun misafiri. Kah çıkar yeryüzüne seyreder misafirhaneyi kah iner yeryüzüne misafir halini seyreder.

Yunus Emre
“Erenlerin gönlünde o sultan dükkan açtı,
Nice bizim gibiler onda konarak göçtü.” diyor.

Yunus, dünyayı dükkana; insanı dünyanın müşterisine benzetir. İnsan nasibince dükkandan alacağını alır ve misafirlik mühletini tamamlar.

Hacı Bayram Veli
Çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
Bakıcak didâr görünür ol şârın kanâresinde

Nagehan ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm
Ben dahi bile yapıldım taş u toprak âresinde
Ve “Şar dedikleri gönüldür.” sözleriyle insanı gönül hanesine mihmandar kılar.

Misafir kelimesi hayatımızdan günbegün çekiliyor. Sana misafir geliyorum veya bize misafir geldi, sözünü en son ne zaman kullandık ya da hayatımızda ne kadar yer alıyor?

Hayatımızdan çekilen kelime önce dilimizi sonra bizi eksiltiyor, hayatı kısırlaştırıyor. Hayatımızın duygu ve düşün alanını daraltıyor. Cümlenin nefesini kısıyor. Cümleyi, hayatı yutkunamaz hale getiriyor.

Misafir; Arapça sfr kökünden gelir. Sefer eden, yolcu kelimesinden zuhur etmiştir.
Misafir; konuk, mihman, davetli anlamlarına da gelir. Misafircilik, misafireten, misafirhane, misafirperver, konukevi, konuksever, yol, yolcu ‘misafir’ kelimesinin ailesindendirler.

Ayrıca misafir kelimesinden zuhur eden; sefer, sefir, sefarad, sefere çıkmak, seferber olmak, seferberlik, sefer tası, seferi gibi onlarca kelime var.

Göçebe........

© Karar